|
İBADET İbadet; Cenâbı Allah'ın buyruklarını yerine getirme, emir ve yasaklarına uyma, O'nu bilme, rızasını ve sevgisini kazanmaktır. İbadetin ruhu ihlâstır. İhlâs; saf ibadet, temiz sevgi ve yürekten bağlılık demektir. Yapılan ibadetlerin temelini, hiçbir karşılık ve menfaat beklemeden yalnız ve yalnız Allah'ın hoşnutluğu için olanı teşkil eder. İlâhî bir düzen içinde ve en mükemmel bir şekilde yaratılmış olan evren ve canlıcansız tüm varlıklar, Yüce Yaratıcı'larına karşı ibadet halindedirler. Evrendeki yaratılmış varlıkların ve devam eden oluştaki en küçük zerreden en büyüğüne kadar istisnasız bütün hareketleri, zorunlu ve şuur dışı bir dua ve ibadet faaliyeti olduğunu Kur'ânı Kerîm bize bildirmektedir. Allahü Teâlâ; varlık yapımız gereği yapmakta olduğumuz zorunlu ibadetlerin dışında, şuurlu bir kulluk görevi yapmamızı biz insanlardan istemektedir. Yeryüzünde Cenâbı Hakk'a ibadet eden, şuur ve akıl sahibi yegane varlık da yine insandır. Buna rağmen insan, doğuştan Rabbini bilme özelliği ile yaratılmıştır (Araf 7/172). TÜM VARLIKLAR İBADET HALİNDEDİR 17/44: Yedi Gök, Dünya ve ikisi arasında olanlar, O'nu tespih ederler. O'nu övgü ile tespih etmeyen hiçbir şey yoktur. Fakat siz onların tespihini farkedemezsiniz... 13/15: Göklerde ve yerde kim varsa gölgeleriyle birlikte ister istemez ve sabah-akşam Allah'a secde eder. 22/18: ... Göklerde ve Yerde olan herşey; Güneş, Ay, Yıldızlar, dağlar, ağaçlar, hayvanlar ve insanlardan çok kimseler hep Allah'a secde ederler. 17/84: De ki: Hepsi varoluş programları doğrultusunda fiiller ortaya koyarlar... Tespih; uzay boşluğunda yüzme, Allah'ı anma, dua etme, zikretmektir. Secde ise boyun bükme, ezilme anlamına gelir. Yukarıda geçen ayetler, ilerleyen modern bilim ile ancak yeni açıklığa kavuşmuştur. Bilindiği gibi atomun yapısını, ortasındaki pozitif elektrik yüklü atom çekirdeği ile etrafında dönen negatif yüklü elektronlar oluşturmaktadır. Atomun çekirdeği durumunda olan Güneş ile etrafında zorunlu olarak dönen Dünyamız, Mars, Satürn, Venüs v.s. gibi yıldızlar; bizim gök adamız olan Samanyolu ekseni etrafında dönmektedirler. Yaratılışları icabı zorunlu olarak hareket eden bütün gök adaları da İlâhî Kanun gereği Allah'ı tespih etmektedirler. Böylece makrodan mikroya kadar bütün evrenin zorunlu olan bu hareketlerinin, Kur'ân'a göre bir ibadet halinden başka birşey olmadığını öğrenmekteyiz. Mekke'de Cenâbı Allah'ın emri ile Hz. İbrahim'e inşa ettirdiği Kâbe (Allah'ın evi) İslâm Dünyası'nın manevî çekim merkezidir. Her yıl Dünya'nın muhtelif bölgelerinden akın eden milyonlarca insan, Kâbe'nin çevresini dolaşarak Allahü Teâlâ'ya ibadet etmektedirler, tıpkı atom çekirdeğinin etrafında dönen elektronların durumu gibi. Büyük tasavvuf alimi Mevlâna Celâlettin Rumî Hazretleri (1207-1273), yaşadığı yıllarda ne atomun ne Güneş Sisteminin ve ne de gök adalarının yapısını biliyordu. Onun kurduğu Mevlevîliğin Sema törenlerinde; dairevî dönmek suretiyle yapılan zikirli ibadet, kainattaki dönüş ile yapılan zorunlu ibadete, mucizevî olarak bilinçli bir katılımdır. YALNIZ BANA İBADET EDİN 1/2: Hamd (övgü, şükür ve minnet), Alemlerin Rabbi olan Allah'a mahsustur. 1/5: Yalnız Bana ibadet edin ve yalnız Benden yardım dileyin! Hamd; Cenâbı Allah'ın sonsuz yüceliğini övgü, şükür ve minnet duyguları ile anmadır. Hamd iki türlü yapılır. Birincisi söz ile, ikincisi de Cenâbı Allah'a yönelerek O'nun rızasını kazanmak için, fiili olarak ibadet ve hayır işleri yapmaktır. Alemlerin Rabbi ise; mikrodan makroya kadar bütün yaratılmış varlıkların hepsinin Rabbı (gerçek terbiyecisi), Sahibi, Maliki anlamına gelmektedir. Herşey Allahü Teâlâ'nın yaratmasıyla meydana gelmiştir ve O'nun mutlak hakimiyeti altındadır. Hiçbir şey başıboş değildir. Onları; her an koruyarak. büyüterek, olgunlaştırarak terbiye etmektedir. İbadet; yalnız nimetlerin en büyüğü olanı hayatı bizlere bağışlayan Yüce Yaratıcı'ya karşı yapılır. Ayette Cenâbı Allah insanlara seslenerek şöyle buyurmaktadır: " Ey insanlar! Ben evrenin, göklerin, varlıkların ve sizin Mutlak Sahibiniz Allah'ım; Bana ibadet ederek minnetle hamd edin, şükredin. Sizin Yaratıcı'nız ve Sahibi'niz olarak yalnız ve yalnız Ben'den yardım dilenir. " Hûd 11/123: " Rabbine kulluk et! Yalnız O'na dayanıp güven!... " İNSANIN YARATILIŞ SEBEBİ 51/56: Ben cinleri ve insanları sadece Bana ibadet etsinler diye yarattım. 2/21: Ey insanlar! Sizi ve sizden öncekileri yaratan Rabbinize ibadet edin ki korunabilesiniz. İnsanları ibadet etmeleri için yaratan Cenâbı Allah, onlardan yapmakta oldukları zorunlu ibadetin dışında şuurlu ibadete geçerek kulluk etmelerini istemektedir. Gerçeği öğrenerek Allah'ın kulu olduğu bilincine kavuşan insan, Cenâbı Allah'a övgü ve yüceltme duyguları ile hamd ve şükür etme mutluluğuna erişir. İlâhî Güzellik ve Sevginin Kaynağı Yüce Yaratıcı'sına özlem ve isteyiş ile dopdolu olan kul, Yaratan'ın da karşılık vermesi ile İlâhî Mutluluk'a kavuşur. Fecr 89/2730: " Ey sükûna kavuşmuş benlik! Dön Rabbine, razı edici ve razı edilmiş olarak. Gir kullarımın arasına. Gir cennetime. " YARATAN İLE YARATILANIN SEVGİSİ 2/152: Öyle ise siz Beni anın ki, Ben de sizi anayım... 2/186: Ey Muhammed! Kullarım sana Beni sorarlarsa; Ben, hiç şüphesiz onlara yakınım, Bana dua ettikleri vakit dua edenin dileğine karşılık veririm... Sevginin Kaynağı Cenâbı Allah; çok sevdiği kullarının dualarına, onların sevgi dolu yakarışlarına hemen cevap verir, dileklerini yerine getirir. Kemal (mükemmel bir olgunluk) mertebesine ulaşmış kulların ibadetleri ise, sevginin aşka dönüşmüş halidir. Bakara 2/165: " ... İman sahiplerinin Allah'a sevgisi, herşeyden daha fazla, herşeyden daha kuvvetlidir... " Yine Kur'ânı dinleyelim. Maide 5/54: " ... Allah yakında kendilerini sevdiği ve Kendisini seven... bir topluluk getirecektir..." Sevgi; insanların yaratılış nedeni ve Cenâbı Allah tarafından verilen en büyük güç ve kudret kaynağıdır. İbadet, Yaratan ile yaratılanın bir sevgi alışverişidir. DOĞRU YOL ALLAH'A İBADETTİR 3/51: ... Allah'a kulluk edin, işte bu dosdoğru bir yoldur. 36/60-61: " Ey Ademoğlu! Şeytana kulluk etmeyin, o sizin için açık bir düşmandır. Bana ibadet edin, doğru yol budur. " demedim mi? Allahü Teâlâ, doğuştan insanlara Rabbini bilme özelliği vermiş (Araf 7/172) ve Kur'ân ile de yasalarını bildirmiştir. Bütün bunlara rağmen şeytan, insanların zayıf tarafı olan nefislerini etkileyerek; para, mal, servet ve makamın esiri yapar. Bazı Dünya'lık yapmış insanlara da kulluk ettirir. Oysa insanlar; bu gibi Dünya nimetlerinin geçici olduğunu, gerçek mutluluk ve kurtuluşun iman ederek Cenâbı Allah'a teslim olmakla elde edildiği gerçeğini, nefsinin ve şeytanın yanıltmasıyla anlayamaz. Şeytan, ihlâs ile iman etmiş gerçek inananlara hiçbir şey yapamaz. Mü'minler; Alemlerin Rabbi Allah'a tam bir teslimiyet ile iman eden, güvenen ve kulluk edenlerdir ki böylece de doğru yola ulaşır; kurtuluşa erişirler. İbâdetler, gösteriş ve ikiyüzlülükten uzak olmalıdır. Kur'ân Maûn Suresi ile bu gerçeği belirtmektedir: " Gördün mü o Din'i yalan sayanı? İşte odur ki yetimi iter-kakar. Yoksulu doyurmayı özendirmez.Vay haline o namaz kılanlara ki, namazlarında bilgisizlik içindedirler. İkiyüzlülüğe sapandır onlar. Ve onlar iyiliğe engel olanlardır. " İBADETTEN UZAKLAŞANLAR 25/77: De ki: Duanız olmasa, Rabbim size ne diye değer versin? 40/60: Rabbiniz buyurdu ki: Bana ibadet ve dua edin ki, karşılığını vereyim. Bana ibadet etmekten yüz çevirenler, yarın aşağılanmış bir halde cehenneme gireceklerdir. İnsanların yaratılış sebebi; Cenâbı Allah'ı bilmek, hoşnutluğunu ve sevgisini kazanmak için O'na tam bir teslimiyet ile ibadet etmeleri içindir. Bunu yerine getirmeyenlerin Allah'ın yanında hiçbir değerleri olmayacakları gibi, aşağılanmış bir halde dünyada ki sınavlarını da kaybedeceklerdir. Uyarı İlahi İmtihan |