ANNE OLARAK KADIN

İlâhî yaratılışta annelerin çocuklarına olan sevgileri, yüce bir görevden kaynaklanır. Cenâb-ı Allah sonsuz rahmetini (sevgi, şefkat ve merhametini) bakıma muhtaç çocuklara da yansıtmış, bu görevi anne ve babaya vermiştir. Anne, hiç karşılık beklemeden hep vermenin ve içtenlikle sevmenin sembolüdür. Çocuğunu güçlüklerle karnında taşımış, sıkıntılara katlanarak doğurmuş,büyümesi için eşi ile birlikte her türlü fedakârlığı göstermiş, bütün zorluklara da seve seve katlanmıştır. İnsanlığın gelecek nesli de onun şefkatli kucağına teslim edilmiştir. Peygamberlerin çocukluk çağlarında yetişirlerken, annelerin kendilerine olan sevgi, şefkat ve fedakârlıkları Kur'ân'da birçok ayetlerle vurgulanmıştır. Sevgili Peygamberimiz, cennete giden yolun annelerin rızasını kazanmaktan geçtiğini şu kutsal sözleriyle belirlemiştir : «Cennet annelerin ayakları altındadır.»

BANA, SONRA ANA-BABANA ŞÜKRET

31/14 : Biz insana, annesine ve babasına itaati tavsiye ettik. Annesi onu güçsüzlük üstüne güçsüzlükle taşımıştır. Sütten kesilmesi de iki yılda olmuştur. (Onun için) Bana sonra da ana babana şükret. Dönüş ancak Bana'dır.
46/15 : Biz insana, anne ve babasına çok iyi davranmasını önerdik. Annesi onu zorluğa uğrayarak karnında taşımış, onu güçlükle doğurmuştur. Taşıması ve sütten kesilmesi 30 ay sürer...


Hamd, şükür ve teşekkür etmek; evreni ve insanları yaratarak yaşamımızı borçlu olduğumuz Yüce Allah'adır. Sonra da dünya'ya geliş sebebimiz olan anne ve babanın hakkı gelir. Cenâb-ı Allah bu ayetlerle ebeveyne de şükredilmesini önermiştir. Cenâb-ı Allah'a kulluk etmek ne kadar önemli ise, anne ve babaya da sevgi göstermek, hürmet ve iyilik etmek o kadar gereklidir.

Yaratılanlar arasında bilhassa insan, yetişirken özel bir bakıma ihtiyaç gösterir. Yeni doğan bir çocuğun yaşayabilmesi için; sevgiye, titizlikle bakıma ve korunmaya ihtiyacı büyüktür. Aksi takdirde çocuğun hayatta kalması mümkün olmaz. İşte bu yükümlülükleri içtenlikle yapan, her türlü fedakârlığı gösteren, gerekirse kendi hayatını bile tehlikeye atan yegane varlık ise annedir. O anne ki; gebeliğinde türlü güçlüklerle çocuğunu karnında taşımış, doğururken çok acılar çekmiş, süt verirken de bir çok zorluklara katlanmıştır. Çocukların büyümeleri, yetişmeleri ve iyi bir terbiye almaları için baba ile birlikte her türlü gayreti seve seve gösterir. Gerektiğinde yemez yedirir, giymez giydirir. Annenin çocuklar üzerindeki hakkı ne kadar büyüktür.

İnsanın; Yüce Allah'tan sonra yaratılış sebebi olan anne ve babaya sevgi göstermesi, iyilik yapması ve itaat etmesi hayat boyunca devam etmelidir. Onlara karşı yapılacak kusur ve ihmallerde, Kur'ân insanları şöyle uyarıyor : «Dönüş ancak Bana'dır.» Ebeveyne olan yükümlülüklerin hesabı, İlâhî Yasalar gereği bir gün mutlaka sorulacaktır.

RAB'BİN ANA-BABAYA İYİLİĞİ EMRETTİ

19/32 : (Allah) Anneme iyilik etmemi önerdi. Beni zorba bir eşkiya yapmadı.
17/23-24 : Rabbin...anneye babaya iyilik etmenizi emretti. İkisinden birisi, yahut her ikisi senin yanında ihtiyarlık çağına ulaşırsa sakın onlara öf deme, onları azarlama, onlara güzel söz söyle! İkisine de acıyarak tevazu kanadını indir. Ve de ki: Rabbim, onların beni küçük iken terbiye edip yetiştirdikleri gibi, ikisine de merhamet et.


Yüce Allah'ın yaratmasıyla meydana gelen insana, dünya' ya geliş sebebi olarak görevlendirilen anne ve babasına iyilik etmesi emredilmiştir. Bu; onları incitmemek, saygılı davranmak, öğütlerini dinlemek ve isteklerini yerine getirmekle mümkündür. Ebeveynin rızasını kazanmak, ihtiyaçları varsa gidermek evlatların başlıca görevleri olmalıdır. Eğer onlardan biri veya ikisi senin yanında ihtiyarlık çağına ulaşırsa, onlara karşı öf bile demekten sakın, onları asla azarlama, yalnızca güzel ve tatlı sözler söyle. Görülüyor ki, ana-baba hiçbir zaman inceltilmeyecek, üzülmeyecektir. Kırıcı sözler sarfetseler bile onlara karşı ancak hoşgörü ve saygı ile davranılmalıdır. İhtiyarlık çağına girmiş ana-baba için Yüce Rabbine şöyle yakarışta bulunun: «Onlar beni küçük iken terbiye edip yetiştirdikleri gibi, ikisine de merhamet et. »

Ne mutlu anne-babalarını gönülden sevenlere ve onlara içtenlikle hizmet edenlere, ebeveynlerini her zaman hatırlayanlara ve onların hayır dualarını alıp mutluluk kazananlara ve ahirette de kurtuluşa erenlere.

ANA-BABAYA NE ZAMAN İTAAT EDİLMEZ ?

31/15 : Eğer onlar seni, hakkında bilgin olmayan bir şeye Bana ortak koşman için zorlarlarsa, onlara itaat etme. Onlarla dünya'da iyi geçin ve Bana yönelen kimsenin yoluna uy. Sonra dönüşünüz Bana'dır.


Anne veya baba; Yüce Allah'ın buyruklarına ters düşen hususlarda örneğin hırsızlık yapmak, haksız yere adam öldürmek, Allah'a ortak koşmak gibi emirlerle seni zorlarlar ise, o zaman onlara itaat edilmez. Yüce Yaratıcı'nın hakkı, anne-babanın hakkından çok daha üstündür.

Ebeveyn ateist (Allah'ın varlığına inanmayan) dahi olsalar, onlarla bu dünya'da iyi geçinmek görevimiz olmalı, ancak Cenâb-ı Allah'ın gösterdiği yasalara da uymaya devam etmeliyiz.

Kur'ân'da; Hz. İbrahim ile babası Âzer'in durumları örnek olarak verilmektedir. Yüce Yaratıcı'ya inanmayan, putperest olan babanın doğru yola, Allah'ın yoluna girmesi için Hz. İbrahim'in gösterdiği gayretler konu edilmiştir. (Bkz. Kur'ân-ı Kerîm-En'am 6/74, Meryem 19/42-48)

PEYGAMBER ANNELERİ

28/7-13 : Musa'nın annesine şunu vahyettik: Emzir onu. Onun aleyhinde bir korku hissedince de onu, nehire bırakıver. Korkma, üzülme... Kuşkun olmasın ki, Biz onu sana geri göndereceğiz... Nihayet Firavun ailesi onu kayıp bir şey olarak bulup aldı...Firavunun karısı şöyle dedi :...Öldürmeyin onu, bize yararı olabilir, yahut onu çocuk ediniriz...Bu sırada Musa'nın kızkardeşi dedi ki : Onun bakımını sizin için üstlenecek, onu eğitip öğretmeyi yüklenecek bir ev halkını size tanıtayım mı? Nihayet Musa'yı öz anasına geri çevirdik ki, o ananın gözü aydın olsun, kederlenmesin ve Allah'ın vaadinin hak olduğunu bilsin...


İsra 17/23 : «Rabbin...ana-babaya iyilik etmenizi emretti...» Ayeti ile belirtildiği gibi çocukların yetiştirilme ödevi, anne-babaya birlikte verilmiş, ancak anne öncelikli olarak bu görevi üstlenmiştir. Kur'ân'da; peygamber olarak yetişen Hz. Musa, Hz. İsa ve onun annesi Hz. Meryem'in çocukluk çağındaki büyümelerinde sadece annelerin katkıları olduğu belirtilmektedir. Peygamber Efendimizin de babası daha doğmadan vefat etmiş, sevgi ve şefkat kaynağı annesi ile 6 yıl beraberlikten sonra; onu da kaybetmiştir. Görülüyor ki çocukların yetişmeleri, terbiye edilerek olgunlaşmalarında babalardan fazla annelerin önemi büyüktür. Annesiz baba himayesinde büyüyen çocuktan, babasız olarak anne elinde yetişen çocuk, geçim sıkıntısı çekse bile daha iyi olgunluğa erişir. Annenin sevgi dolu kucağı, maddi zorlukları da aşarak çocuğun yetişmesinde büyük önem taşımaktadır.

ÖĞRENİM VE EĞİTİM