KADIN-ERKEK EŞİTLİĞİ

Kadın ve erkek bir bütünün (nefsin) çiftleştirerek yaratılmış iki parçasıdır. Bu bakımdan insanlık hak ve değerleri açısından birbirlerine eşittirler. Yüce Yaratıcı'larına karşı kul olmanın bütün sorumluluklarını (sevap ve günahları) ayni yükümlülükle paylaşırlar. İnsanlar doğuştan Cenâb-ı Allah'a değer olarak ayni mesafededir. Ancak yaptığı işler neticesinde değeri artar veya eksilir. Allah katında kadın veya erkek olsun en değerli insan, hangi cinsten olursa olsun ancak takva sıfatlarına sahip olandır. Ne kadın erkeğin hakimiyeti için yaratılmış ve ne de erkek kadının hakimiyeti için var edilmiştir. Onlar, sosyal hayatta birbirlerini tamamlamak için görevlendirilmişlerdir. Her iki cinsinde, yaratılıştan kaynaklanan farklılıkları ve üstünlükleri vardır. Bu farklılıklar, hukuk açısından birinin diğerine hükmetmesi demek değildir.

KADININ YARATILIŞI

16/72 : Allah size kendi nefislerinizden (canlarınızdan) eşler yarattı. Eşlerinizden size oğullar ve torunlar oluşturdu...
4/1 : Ey insanlar! Sizi bir tek nefisten yaratan, ondan eşini var eden, ikisinden de birçok erkekler ve kadınlar üreten Rabbinize karşı gelmekten sakının...


Kadın, erkeğin kaburga kemiğinden mi yaratıldı? Kur' ân-ı Kerîm'de böyle bir açıklama yoktur. Bilgi seviyesi kısıtlı olan o çağın insanlarına yaratılış, onların anlayabileceği bir öykü şeklin de anlatılmıştır. Kitab'ı Mukaddes'in birinci bölümünde bu olay şöyle yazılmıştır: Tevrat-Tekvin 2/21-22: «Rabb Allah Ademin üzerine derin uyku getirdi ve o uyudu ve onun kaburga kemiklerinden birini aldı ve yerini etle kapladı ve Rab Allah Ademden aldığı kaburga kemiğinden bir kadın yaptı ve onu Ademe getirdi.»

Kadın haklarının karşısında olanlar; asırlarca önce yaşayan insanların anlayabileceği bir şekilde Tevrat'ta açıklanan yaratılış öyküsünü örnek vererek, Kur'ân ayetlerinde anlam kaydırması yapmak suretiyle ve uydurma hadisler ilâve ederek gerçeği saptırmak istemişlerdir. Tüm insanlara yol gösterecek ve kıyamete kadar yürürlükte kalacak olan son vahy Kitab'ı Kur'ân'ı Kerîm'de insanın yaratılışı, mucizevî ayetlerle açıklanmıştır. «Allah size kendi nefislerinizden eşler yarattı.» veya Sizi bir tek nefisten yarattı, ondan onun eşini var etti. gibi daha birçok benzer anlatımlarla Kur'ân, insanın yaratılış sırrını açıklamaktadır. Tüm varlıklar (zevc) çift olarak yaratılmıştır. Zevc; çift, iki şeyden meydana gelen eş, karı kocanın her biri gibi manalara gelmektedir.

Çift yaratılma gerçeği; Nobel Fizik Ödülü'nü kazanan ünlü Parite Teorisini aynen temsil etmektedir. Çift (zevc) deyiminin Lâtince karşılığı da Parite'dir. Bu teoriye göre: Her varlık benzer veya zıt ikizi ile birlikte ayni anda doğar. Örneğin günlük hayatımızda çift oluşumu; elektriğin artı-eksisinde, mıknatısın kuzey ve güney kutuplarında fark ederiz. Evrende maddesel bir parçacık tek başına meydana gelmez, mutlaka çiftiyle birlikte doğar. Bir protonun yaratıldığı yerde zıt eşi de (anti proton) beraber var edilir. Örneğin atom, artı yüklü çekirdeği ve etrafında dönen eksi yüklü elektronlar ile birlikte oluşur. Keza Samanyolu ekseni etrafında dönen Güneş ve onun uydusu Dünyamız da ayni yasaya tabidir. Bunlar çekim (gravidasyon) ve çekime karşı koyan aralıksız jiroskopik dönme hareketi ile hayatlarını sürdürmektedir.

Cenâb-ı Allah, evreni ve bütün yaratılanları benzer ve zıt ikizi ile birlikte var etmiştir. Bu yasa, yaratılışın ana ilkesini teşkil eder. Ancak Allah'ın Zat'ı tüm görüntü ve belirişlerinin üstündedir. O; Ahad (Mutlak ve Tek Kudret), Samed (Herşey O'na muhtaç, O ise hiçbir şeye muhtaç olmayan), Sübhân (Sonsuz Yüce)dir. 14 asır evvel inen Kur'ân, bu oluş sırlarını mucizevî olarak Yasin 36/36 da şöyle açıklamıştır :« O ne Yüce Allah'tır ki herşeyi (zevc) çift yaratmıştır; arzın çıkardıklarından, kendi nefislerinden ve daha nice bilmediklerinizden.» Ayet, çiftleri üç grupta toplamaktadır. 1) Arzdan çıkan çiftler, 2) İnsan nefsindeki çiftler, 3) Bilmediğimiz çiftler.
(Bkz. Dr. Halûk Nurbaki - Kur'ân Mucizeleri - Say: 27-35)

Ayette vurgulanan nefislerinizdeki çiftler, erkek ve kadın zıt ikizleridir. Şu halde insanın ilki olan erkek ve kadın tek nefsin çiftleştirilmesiyle ayni zamanda ve birlikte yaratılmıştır. Yani bir bütün, bütün özellikleri ile iki parçaya bölünmüştür. Şu halde erkek nasıl bir insan ise kadın da öyledir. İşte bu gerçek Kur'ân'da Yasin 36/36 ayeti ile açıklanmıştır. Zariyat 51/49 :« Herşeyden (zevc) çift yarattık ki düşünüp anlayabilesiniz.»

«İkisinden birçok erkekler ve kadınlar üretti.» Ayetin açıkladığı gibi bir tek nefisten bölünme suretiyle meydana gelen Hz. Adem ile Hz. Havva ilk iki insan olarak Kur'ân-ı Kerîm'de yer alır. Araf 7/189 : O'dur sizi bir tek nefisten (canlıdan) yarattı, gönlü ısınsın diye ondan eşini var etti; eşini sarıp örtünce (eşiyle birleşince) eşi, hafif bir yük yüklendi, onu gezdirdi. Yük ağırlaşınca Rableri Allah'a dua ettiler : Eğer bize iyi güzel bir çocuk verirsen elbette şükür edenlerden oluruz. dediler. İnsanların var olması, önce bir tek nefisten iki parça olarak erkek ve dişi yaratılmış, sonra da ikisinin birleşmesiyle birçok erkekler ve kadınlar oluşmuştur.

«Kıyamette nefislerin çiftleştirilmesi.» İbrahim 14/48 : «O gün Yer Küre başka bir yer küreye dönüştürülür. Gökler de öyle. Hepsi O Vâhit ve Kahhar olan Allah'ın huzuruna dikilir.» Kıyamette Dünyamızın parçalanarak yok olması ile bir yaşam son bulacak, ancak bu olay yeni bir yaşamın başlangıcını teşkil edecektir. Yine Kur'ân-ı dinleyelim Tekvîr 81/7 : «(Kıyamette) Nefisler çiftleştirildiğinde.» Her iki ayetin kılavuzluğundan öğreniyoruz ki, ilk yaşamda olduğu gibi yeni oluşan ayrı bir Dünya da her zerre, her canlı benzer veya zıt ikizi ile birlikte ayni anda doğacak, yaratılış ve oluş böylece devam edecektir. Rahman 55/29 : «...Allah, her an yeni bir iş ve oluştadır.»

Sonuç. Kadın, erkeğin kaburga kemiğinden yaratılmamıştır, hiçbir eğriliği ve eksikliği de yoktur. Tek bir nefsin ikiye bölünmesi ile erkek ve kadın ayni zamanda var edilmiştir. Şu halde bir bütün (nefs), tüm özellikleri ile çiftleştirilerek iki parçaya ayrıldığından erkek nasıl ise kadın da aynıdır. O halde Allah katında her iki cins arasında değer ve hak açısından mutlak eşitlik vardır. Ancak kadın ve erkek yaratılış özelliklerine göre, birbirlerinin tamamlayıcısı olarak ayrı ayrı görevlendirilmiştir.

KADIN İLE ERKEĞİN EN DEĞERLİSİ

49/13: Ey İnsanlar! Biz sizi, bir erkek ile bir dişiden yarattık... Hiç şüphesiz Allah katında en değerliniz TAKVAca en ileri olanınızdır.
3/76 : ...Allah, TAKVA sahiplerini sever.


Takva; korunma, sakınma demektir. Yüce Yaratıcı'ya sığınıp teslim olarak her türlü günahlardan korunmanın gayreti içine girmektir. Kur'ân, bu ayet ile bir yaratılış yasasının değer ölçüsünü açıklıyor : Erkek olsun kadın olsun insanın cins, mevki, sınıf, zenginlik, ırk, iklim, bölge farkından kaynaklanan üstünlükleri tamamiyle siliyor. Cenâb-ı Allah, onların yerine mutlak değer ölçüsü olarak, insanın iman ederek ilâhî özellikler olan takva sıfatlarına sahip olmasını esas alıyor.

İnsanlar, Yüce Yaratıcı'larına karşı doğuştan kıymet olarak ayni uzaklıktadır. Yalnızca kendi niyet, gayret ve çalışmaların ürünü üstünlükleri ile değeri artar veya eksilir. Zümer 39/61 :« Takva sahiplerini Allah, kendi başarıları (iman ve ibadeti) sebebiyle kurtuluşa çıkarır... » Şu halde erkek veya kadın; hangisi takva sıfatlarına daha çok sahipse, Allah katında o daha değerli ve üstün olur.
(Bkz. Bu Kitap-Takva Elbisesi)

YARATILIŞTAN KAYNAKLANAN FARKLILIKLAR

4/32 : Allah'ın sizi birbirinizden farklı kıldığı şeylere özlem çekmeyin. Erkeklere kendi kazandıklarından bir pay olduğu gibi, kadınlara da kendi kazandıklarından bir pay vardır. Allah'tan onun lütuf ve ihsanını isteyin...


Allah katında kadınla erkek, değer ve hak açısından tamamiyle eşittir. Yüce Allah'a sorumluluklarını da ayni yükümlülükle paylaşırlar. Ancak kadın ile erkeğin birbirine karşı yaratılıştan kaynaklanan farklılık ve üstünlükleri vardır. İsra 17/84 : «Herkes varlık yapısına uygun iş görür... » Eşlerin birbirlerini tamamlaması için kendilerine verilen ayrı özellikler, birinin diğerine hakimiyeti demek değildir. Eşler arasında görev paylaşması ve iş bölümü vardır. Görevler yaratılış yasasına uygun olarak paylaşılır. Bazı vazifelerde kadına da erkeğe de öncelik tanınmıştır. Eşler görevlerinde birbirlerine yardım edebilecekleri gibi, aralarında vazife değişikliği de yapabilirler.

Erkeğin görevleri. Fizik gücüne, adele kuvvetine sahip, cesur ve mücadelecidir. Ailede çalışarak geçimi temin etmek, ve adaleti sağlamak öncelikle erkeğe aittir. Aileyi dış tehlikelerden ve zorluklardan korumak, ülkesi için savaşmak da onun asli görevlerindendir.

Kadının görevleri. Yapı olarak çok hislidir. Şefkat, merhamet gibi duygular, sevgi ve muhabbet gibi faziletler erkeklere oranla fazladır. Korku - ürkeklik ve küçük sıkıntılar karşısında daha duyarlı, fizik açısından daha zayıf olmakla beraber birçok hususlarda üstün özelliklere sahiptir. Örneğin büyük felâketlere tahammül ve katlanabilme güçleri fazla, hastalıklara karşı daha çok dayanıklıdır, bu özellikler neticesinde ömrü, erkeğe oranla daha uzundur. Yuvanın huzur ve sükûn odağı kadındır. Analığın getirdiği hamilelik, çocuk doğurma gibi kutsal görevleri yanında ailenin idaresi, çocukların bakımı ve terbiyesi de öncelikli görevlerindendir ki bunlar çok ağır ve fedakârlık isteyen yükümlülüklerdir. Hanımlar, anne olarak yüce bir makama sahiptir. Çocuğu şefkatle, merhametle ve içtenlikle sevmenin mutlak temsilciliğini üstlenmiş, kendini onlara adamış, gelecek nesil de annenin şefkatli kucağına teslim edilmiştir. Ayrıca kadının da tıpkı erkek gibi çalışıp kazanma hürriyeti vardır. Eşlerin görevleri zorunluluk hallerinde değiştiği gibi, biri diğerinin işlerini de yapabilir. Ailede önemli olan sevgi, saygı ve devamlılıktır.

Her iki cinsin yaratılıştan kaynaklanan farklılık ve üstünlükleri, hukuk açısından birinin diğerine hakimiyeti demek değildir. Kadın ve erkek; Yüce Yaratıcı tarafından takdir edilen kaderlerine rıza göstermeli, diğer cinse verilenlere özlem çekmemelidir. Bunun oluş sırrını Cenâb-ı Hak bilir, kullara da en hayırlı olan takdir edilmiştir. Yüce Allah'ın lütuf ve ihsan ettiği nimetlere şükretmek, ancak huzur ve esenliği getirir.

KADIN - ERKEK EŞİTLİĞİ

9/71 : İnanan erkekler ve inanan kadınlar birbirlerinin dostları ve yardımcılarıdır. İyiliği emrederler, kötülükten men ederler, namazı kılarlar, zekât verirler, Allah'a ve Elçisi'ne itaat ederler. İşte onlara Allah rahmet edecektir...
2/187 : ...Onlar (kadınlarınız) sizin için birer elbise, siz de onlar (erkekleriniz) için birer elbisesiniz...


Kadın ile erkek; dost olarak her alanda yanyana birbirlerine yardım ve arkadaşlık edecekler, yaşamları boyunca toplumlarında ayni haklara sahip oldukları gibi sorumluluk ve görevleri de birlikte paylaşacaklardır. Yukardaki ayetler, açık olarak kadın-erkek eşitliğini vurgulamaktadır. Yaratılıştan kaynaklanan farklılıklar dışında, Allah katında kul olma sorumlulukları ile değer ve hak açısından durumları birbirine eşittir.

Kadın ile erkeğin değer eşitliği; elbise benzetmesinde de açıkça belirtilmiş, giysiler nasıl insanları koruyarak sıcak tutuyorsa, eşler de birbirine karşı elbise gibi ayni durumda koruyucu, sıcak ve çekicidir. Böylece erkek kadını, kadın da erkeği tamamlamaktadır.

ALLAH KATINDA SORUMLULUKLAR DA EŞİT

16/97 : Erkek yahut kadın, her kim inanmış olarak barışa yönelik iş yaparsa, onu tertemiz bir hayat ile yaşatırız...
9/67 : İkiyüzlülerin erkekleri de kadınları da birbirinin aynıdır. Kötülüğü emrederler, iyilikten alıkoyarlar, harcamamak için ellerini sıkarlar. Onlar Allah'ı unutmuştur, Allah da onları unutmuştur...


Kadın ile erkek, kul olarak yüklendiği sorumluluklar bakımından da Allah katında eşittir. Gerek kadın olsun ve gerek de erkek olsun iman ederek ilâhî yasalara uyanlar, yeryüzünde ve ahiret hayatında mutlu bir yaşam ile ödüllendirilecek, iman etmeyerek nefsine ve şeytana uyanlar da yaptıkları kötü işlerden dolayı hem dünya ve hem de ahiret hayatında sıkıntı çekeceklerdir.

ANNE OLARAK KADIN