Kuran'da Sevgi

POZİTİF SEVGİ

Cenâb-ı Allah; kullarından sevgi duygusunu, İlâhî Yasalar'a uygun olarak yönlendirmelerini istemektedir. İnsan sevgisi, eş sevgisi, bilhassa ana-baba sevgisi olgunlaşmada mutlaka gereklidir ve basamak basamak yaşanmalıdır. Peygamber Sevgisi de, kemale erişin en büyük işaretidir. Âli İmrân 3/31: " Ey Muhammed, de ki: Eğer Allah'I seviyorsanız bana uyunuz ki, Allah'ta sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın..."

Hazırlık devresi sevgilerini yaşayan kul; takva yaşamı neticesinde ve bütün fiillerini samimi, içtenlikle sevgi üzere yapmışsa kemale erer. Cenâbı Allah'ın dilemesiyle de İlâhî Aşk'a ulaşır. Bu eriş, insanın dünyada ulaşabileceği makamların en yücesidir.

SEVDİĞİNİZ ŞEYLERDEN VERİN

3/92: Sevdiğiniz şeylerden vermedikçe zafer ve mutluluğa asla ulaşamazsınız.
2/177: ...Zafer ve mutluluğa ermek o kişinin hakkıdır ki, ... akrabaya, yetimlere, çaresizlere, yolda kalmışa, yoksullara malını seve seve verir...

Cenâbı Allah'ın lütuf ve ihsanına ulaşmanın şartlarından en önemlisi; insanın sahip olduğu ve en çok sevdiği mal, para, mevki, ilim gibi maddî ve manevî değerleri ihtiyaç sahiplerine seve seve verebilmesidir. Bu da nefsinin fedakârlığını icap ettirir. Nefis, ancak böylelikle arınıp yücelebilir ki, o zaman Allah katında zafer ve esenliğe erişilir.

İMAN SEVGİSİ

47/9: ...Allah, imanı size sevdirmiş ve onu gönüllerinizde süslemiştir.
2/165: ...İman sahipleri, Allah'a sevgide çok şiddetlidirler...

Sevgi, akıl çizgisinin üstünde Cenâbı Allah'ın insanlara verdiği eşsiz bir duygudur. İman ise, Cenâbı Hakk'ın varlığını hissedip tasdik ederek inanmaktır. Allah kullarına imanı sevdirmiş, onlar da iman etmişlerdir. İman etmek için, akıl yoluyla bilmek yeterli değildir, kulun mutlaka gönül yoluyla imanı sevmesi gerekir. Şu halde din, bütünüyle bir sevgi olayıdır. Bu sevginin en üst noktasını, kemale ermiş kulun Yüce Yaratıcı'ya duyduğu aşk teşkil eder.

İNSAN SEVGİSİ

3/119: Ey iman edenler! Siz öyle kimselersiniz ki, inanmayanlar sizi sevmedikleri halde siz onları seversiniz...
2/83: ...Ana ve babaya, akrabaya, yetimlere ve çaresizlere iyilik ve yardımda bulunun. İnsanlara güzel söz söyleyin...
28/77: ...Allah sana ihsan ettiği gibi, sen de ihsan et...

İman sahiplerinin en büyük özelliği, gönül pencereleri açık ve sevgi dolu oluşlarıdır. Kalpleri yumuşak, hep iyilik ve güzellik sergilerler. İnanmayanların sevmemesine rağmen, onlar Cenâbı Allah'ın yarattığı insanları ve bütün varlıkları severler. Mü'minin kalbi kin tutmaz, kendilerine bir kötülük dahi yapılsa affedici ve hoşgörülü olurlar. İnsanların birbirini sevmesi, olgunlaşma ve kemale eriş bakımından mutlaka gereklidir. Bu sevgi, İlâhî Aşk'a ulaşmada basamak teşkil eder.

İnfak ibadeti, ancak insan sevgisinin bir neticesidir. Verme ve ihsan'da bulunmalar, yani kendi nimetlerini başkalarıyla paylaşma, insanlar arasında sevgi kıvılcımlarını oluşturur. Veren ile alan arasındaki bu alış veriş, bir sevginin doğmasının öncüleridir, insanları kaynaştırır ve birleştirir. Böylece birbirini seven, sayan sağlıklı bir toplum meydana gelir. Arabistan'da ki, İslâm Devletinin ilk zamanlarında ve Osmanlı İmparatorluğunun yükseliş devirlerinde böyle bir toplum meydana gelmişti.

İnfak ibadetinde (Bkz. Bu Kitap Allah'ın Sevdikleri,Takvada On Temel İbadet) maddî vermeler yanında, manevî paylaşmalar da çok önem taşır. Dertlilerin, gariplerin, mutsuzların manevi desteğe olan ihtiyaçları çok büyüktür; onlarla yapılacak gönül alma sohbetleri huzur verici olur. Hasta ziyaretleri de çok önemlidir, hastalar teselli edilerek gönülleri alınmalıdır. İnsanların nişan, nikâh gibi mutlu günlerinde; onlarla bu önemli günlerini paylaşma, sevgiyi arttırır. Keza cenaze törenlerine iştirak ve baş sağlığı ziyaretleri de manevi bağları kuvvetlendirir. Doğruları belirterek yapılan etkili güzel söz ve konuşmalar, insanlar arasında sevgi ve birliği oluşturur. İhtiyaç sahiplerine maddi bir yardım yapma imkanı yoksa, güler yüz ve güzel sözlerle onlar mutlaka teselli edilmelidir.

EŞ SEVGİSİ

30/21: ... Size kendi cinsinizden kendilerine ısınacağınız eşler yaratmış, aranıza sevgi ve merhamet vermiştir...
25/74: Allah'ın iyi kulları şöyle yakarırlar: "Rabbimiz, bize gözümüzü aydınlatacak eşler bağışla..."

Allahü Teâlâ; herşeyi çift yaratmış, insanları da kendi cinsin den çiftler halinde meydana getirmiştir. Zâriyât 51/49: " İbret alasınız diye herşeyi çift yaratmışızdır. " Ayet, yaratılışın temel prensibini açıklamaktadır. Eşler arasında, muhabbetli olmaları için sevgi ve merhamet verilmiştir. İman etmiş kullar; kendilerini mutlu kılacak eşlere kavuşabilmek için, Cenabı Allah'a yakarışta bulunmalıdır.

Eşler arasındaki ilişkilerde cinsel aşk, hayat ve oluşun devamı için mutlaka gerekli, kemale erdirici ve ilâhî aşka geçiş dönemi için de bir ara yol teşkil eder. Eşler birleşmek suretiyle hayata bağlanır ve fedakârlık etmesini öğrenerek de olgunlaşırlar. Cinsel aşkın ilâhî aşka hazırlayıcı özelliği önemlidir. Bundan dolayı Cenâbı Hakk, bir dejenere ve sapıklık olan zina fiilini haram kılmıştır. İsrâ 17/32: " Zinaya yaklaşmayın. Çünkü o; şüphesiz bir soysuzlaşma, bir sapıklıktır. Ne kötü yoldur o. " Zührevî hastalıklar, bilhassa AIDS'nin getirdiği felâketler, zinanın insanlara verdiği ilâhî bir cezadır.

Evlilik ve cinsel aşk, kemale erdirici olarak neslin devamı ve olgunlaşması için şarttır. Buna uymayanların hayatta gerekli tecrübeleri eksik kalmaktadır. Peygamberlerin hepsi de evlenmişler, ilâhî aşka hazırlayıcı dönem olan evlilik tecrübelerini yaşayarak kazanmışlardır.

ANA-BABA VE ÇOCUK SEVGİSİ

17/23-24: Rabbin, sadece kendisine kulluk etmenizi, ana-babanıza çok iyi davranmanızı kesin bir şekilde emretti. Onlardan biri veya ikisi senin yanında yaşlanırsa, kendilerine " of " bile deme, onları azarlama, ikisine de güzel söz söyle. İkisine de acıyarak, alçak gönüllü olmanın kanatlarını onlar için indir ve şöyle dua et : " Rabbim, küçüklüğümde onlar beni nasıl yetiştirmişlerse, şimdi sen de onlara öyle sevgi ve şefkat göster. "

31/14: Biz insana anababasına (çok iyi davranmasını) önerdik. Çünkü anası onu nice sıkıntılara katlanarak taşımıştır. Sütten ayrılması da iki yıl içinde olur. (İşte bunun için) önce Bana, sonra da ana-babaya şükret...

25/74: Allah'ın iyi kulları: " Rabbimiz, bize gözümüzü aydınlatacak...çocuklar bağışla... " diye yakarırlar.

Allahü Teâlâ; Kendisine ibadetin hemen arkasından, ana-babaya saygı ve sevgiyi emretmektedir. Bizler de büyük hakları bulunan ebeveyne hürmet ve hizmet; karşılık hesabına dayanmadan kayıtsız, şartsız derin bir sevgiyle birlikte olmalıdır. Ana-babayı sevme, ilâhî aşkı duyabilmenin üst basamaklarıdır. Onlara gösterilen merhamet aslında Cenâbı Allah'a duyulan sevgiden başka bir şey değildir. Ayette ana-babanın ihtiyarlığı ile bizim çocuklukta ki durumumuz arasında bir benzerlik vurgulanmıştır. Küçük yavrumuza sevgi ve hizmetimiz nasıl içten ve karşılıksız ise, yaşlanmış olan ana-babaya da aynı olmalıdır.

Anne; çocuklarına olan hizmet ve fedakârlığında, çok yüce bir makama sahiptir. Evlâdını büyük sıkıntılara katlanarak karnında taşımış, karşılık beklemeden hep verici olmuş, içtenlikle sevmenin mutlak temsilciliğini üstlenmiştir.

İman etmiş kullar; kendilerine sevgi ve saygı duyacak çalışkan, dürüst, insanlığa faydalı olabilecek çocuklara kavuşabilmek için, Cenâbı Allah'a yakarmalı ve rahmetine sığınmalıdır.

Peygamber Sevgisi