KURAN'DA CİHAD - KURAN'DA SAVAŞ

KURAN'DA CİHAD. Cihad sözcüğü "cehd" kökünden türemiş, "gayret etme" "bütün gücünü kullanma" demektir. Kur'an'da cihad ise, Allah yolunda mal ve can dahil bütün gücünle gayret sarfetmektir. Bu kelime "savaş", "öldürme" anlamına gelmez. Arapça da "savaş" manasında (kıtal, harb) sözcükleri kullanılmaktadır. Hz. Peygamber Mekke şehrindeki münafık (iki yüzlü) ve kafirlerle (inanmayanlarla) savaşmamış, onların öldürülmesini emretmemiştir. İslamiyet'in öğretilmesi ve yayılması için bütün gücüyle olağanüstü çalışarak, çabalayarak, didinerek gayret göstermiştir. «…Dinde baskı ve zorlama yoktur…» Bakara 2/256

Ey Peygamber! Küfre sapanlarla, iki yüzlülerle CİHAD et. Onlara karşı çetin ol. Onların varacakları yer cehennemdir. (Tevbe 9/73)
Kafirlere boyun eğme ve Kur'an ile onlara zorlu bir CİHAD aç. (Furkan 25/52) İman edip de hicret eden, mallarıyla canlarıyla Allah yolunda CİHAD edenler, Allah katında en büyük dereceye sahiptir… (Tevbe 9/20)

Bugün cihad sözcüğü, din sömürüsünün temel aldatma aracı olarak kullanılmaktadır. Emevi zorbalığının başlattığı zulüm, dini kullanarak Müslümanları bölen Saltanat Dinciliği tarafından devam ettiriliyor. "Kur'an emridir" uydurmasıyla kendi politik çıkarları doğrultusunda İslamiyet'e leke sürülmekte, bir çok masum insan da maalesef yok edilmektedir.

KURAN'DA SAVAŞ. İslamiyet'te, savaş açanlara karşı savunma savaşına izin verilmiştir. Haksız yere savaş açmak ve insanları öldürmek ancak zalimlerin işidir. İslamiyet'in ilk yıllarında Mekke şehrindeki kafirler (inanmayanlar) ve müşrikler (Allah'a ortak koşanlar) azınlık olan Müslümanlara zulmediyor, özellikle köle ve cariyelere vahşice işkence yapıyorlardı. Malını, mülkünü bırakarak Habeşistan'a ve Medine şehrine göç edenler canlarını zor kurtarmışlardı. Bu zulüm 13 yıl sürmüştü. Allah'ın Elçisi Hz. Muhammed kendisine yapılan başarısız suikast teşebbüsünden sonra Medine'ye sığındı. Savaş izni veren ilk ayet bu göçten bir müddet sonra Yüce Yaratan'dan geldi:

Allah inananları savunur. Allah, hiçbir hain ve nankörü sevmez. Kendileriyle savaşanlara, karşı koyma izni verildi. Çünkü onlara zulmedilmiştir ve şüphesiz Allah, onlara yardım etmeye kadirdir. Onlar, sırf "Rab'bimiz Allah'tır" dedikleri için haksız yere yurtlarından çıkarıldılar… Allah, kendisine yardım edene elbette yardım eder. Kuşkusuz Allah güçlüdür, üstündür. (Hac 22/38-40)

Mekke müşrik ve kafirleri 624 yılında Medine'ye hicret edenleri yok etmek için güçlü bir ordu gönderdi. Bir avuç Müslüman, tam silahlı düşmanla Bedir mevkiinde karşılaştı. Allah'ın lütfuyla kafirler tam bir yenilgiye uğratılmış, geride komutanları dahil birçok ölü ve esir bırakmışlardı. Enfal 8/17: «…Siz öldürmediniz, Allah öldürdü onları. Attığın zaman sen atmadın, Allah attı. İnananları kendisinden güzel bir imtihanla denemek için yaptı bunu. Allah; işitendir, bilendir…»

… Eğer sizi öldürmek için çarpışmaya girerlerse, siz de onları öldürün… (Bakara 2/191)
Sizinle savaşanlara karşı Allah yolunda savaşın, (ancak) aşırı gitmeyin. Elbette Allah aşırı gidenleri sevmez. (Bakara 2/190)

Kur'an'ı Kerim haksızca öldüren insanlar için evrensel yasasını söyle vermiştir:
…Kim bir cana kıymışsa, ya da yeryüzünde bozgunculuk yapmamış olan bir canı öldürdüyse, sanki bütün insanları öldürmüş gibidir. Kim de onun (hayatını kurtarmak suretiyle) yaşatırsa, bütün insanları yaşatmış gibi olur… (Madie 5/32)

KURAN'DA SEVGI