ALLAH'A İMAN

İman, bizleri ve evrendeki bütün alemleri yaratan Yüce Alllah’ın varlığını kalben kabul etme duygusudur. Başka bir ifadeyle iman, Yüce Yaratıcı'yı minnet ve şükran duygularıyla sevmektir. İnsanlara doğuştan verilen iman sırrına, akıl çizgisinin ötesinde ancak gönül ile ulaşılabilir. Hucurat 49/7: «…Allah,imanı size sevdirmiş ve onu gönüllerinizde süslemiştir…» Her çocuk Rab’bi tarafından verilmiş iman duygusu ile doğar. Büyüdükçe Allah tarafından yaratıldığı gerçeğini öğrenen kul, zamanla şükran ve minnet hisleri daha da artarak kalbindeki iman ışığını ateşler. Yüce Yaratanın da bu sevgi cereyanına cevap vermesi ile iman nimeti tasdik edilmiş olur. Yunus 10/100: «Allah’ın izni olmadıkça hiçbir nefsin iman etmesi mümkün değildir… » Kul; Rab’binin imanını onaylamasıyla , başarılı ve mutlu bir hayata kavuşur.Tegabün 64/11: «…Kim Allah’a inanırsa , Allah onun kalbini doğruya ve güzele kılavuzlar…»

Yusuf 12/106 : « ( Ey Resulüm) Sen çok istesen de insanların çoğu iman etmez.» Nefislerindeki kötü sıfatların etkisinde kalan ve şeytana uyanlar , maalesef gönüllerindeki iman ışığını ateşleyemez ve bu sebeple de iman edemezler. Zuhruf 43 / 36 – 37 : « Kim Rahman’ın Zikrinden ( Kur’an’dan) yüz çevirirse , ona şeytanı musallat ederiz. Artık şeytan onun can yoldaşı olur . Şüphe yok ki şeytanlar onları yoldan çıkardıkları halde, kendilerinin doğru yolda olduklarını zannederler .» Dünyadaki imtihanını kaybederek, yaşamları boyunca yanlış işler yapmaktan ve mutsuz bir hayat sürmekten kurtulamazlar. Bakara 2 /264 :«… Allah, iman etmeyen bir topluluğu doğruya ve güzele kılavuzlamaz .»

Kur’an içtenlikle iman etmemiş toplumları da Hucurat 49/14 ayeti ile uyarmaktadır. «Bedeviler ‘iman ettik’ dediler. De ki siz iman etmediniz! Ancak ‘Müslüman (teslim)’ olduk deyin. İman sizin kalplerinize girmemiştir. Eğer Allah’a ve Resul’üne uyarsanız, Allah yapıp ettiklerinizden hiçbir şey eksik etmez. Çünkü Allah tarifsiz bir bağış, eşsiz bir merhamet sahibidir… »

Bazı İslam ülkelerinin büyük bölümü kalplerindeki iman ışığını yakmadığından iman edememiş, Allah’ın da kılavuzluğunu kazanamadıklarından geri kalmışlardır.

Yüce Yaratan, ilahi yasalarına kalben iman etmiş kullarının özelliklerini şöyle açıklıyor: Enfal 8 / 2 : « İnanmış olanlar o kişilerdir ki, Allah anıldığında yürekleri ürperip titrer ve onlara Allah’ın ayetleri okunduğunda, bu onların imanlarını arttırır ve onlar yalnız Rab’lerine güvenip dayanırlar. »

TAKVA SAHİBİNİN ÖZELLİKLERİ

Rab’bimiz; kullarından öncelikle iman etmemizi, sonra da en çok sevdiği kul olan takva sahibi olmamızı istemektedir. Takva sıfatları Kur’an’ı Kerim’in temel ayatlerinden Bakara 2/177 ile açık olarak verilmiştir. Bu özellikleri kazananlar Allah’ın lütfu ile dünyada mutlu bir hayat ve ahirette de cenneti hak etmiş olurlar.

... Kişinin gerçek erginliği (olgunluğu) Allah’a, ahiret gününe, meleklere, ilahi kitaplara, peygamberlere inanması; malı (ona sevgi duymasına rağmen) yakınlara, yetimlere, yoksullara, yolda kalmışlara, özgürlüğü ellerinden alınanlara seve seve vermesi, namazı (duayı) yerine getirmesi, zekatı ödemesidir. Onlar söz verdikleri zaman sözlerinde dururlar, şiddetli zorluk ve darlıklara karşı sabırlıdırlar. İşte bunlardır özüyle sözü bir olanlar. İşte bunlardır TAKVA sahipleri. (Bakara 2/177)

Yüce Allah kendi varlığından başka; ahiret gününe, meleklere, ilahi kitaplara, peygamberlere iman etmemizi buyurmaktadır. Kurtuluşumuz için (takva sıfatları olarak) ihtiyaç sahiplerine seve seve malımızdan vermemizi, namaz kılmamızı, zekat ödenmesi, verdiğimiz sözü tutmamızı, sabırlı olmamızı öğütlemektedir. Zümer 39/61: «Allah takva sahiplerini kendi başarıları (iman ve ibadetleri) sebebiyle kurtuluşa erdirir. » Şu halde bu ilahi özellikleri ancak kendi gayret ve çalışmamız neticesinde kazanabileceğiz.

Kul takva özelliklerine kavuşma oranında, nefsin kötü sıfatları olan şirk (Allah’a ortak koşmak), zulüm, küfür, yalancılık, şehvet perestlik, nefs arzusunu tanrı edinme, alaycılık, dedikoduculuk, kibir, kıskançlık vs. den kurtulmaya başlar. Kötü nitelikler, Yüce Allah’ın istediği ilahi özelliklere bürünmeden nefsi asla bırakmaz. İlahi sıfatlar kazanıldıkça kötü sıfatlar kulu bir bir terk eder. Zaten oluşun pozitif kuvvetleri olan takva sıfatları ile negatifin temsilcisi nefsin kötü nitelikleri, yaratılış kanunu gereği bir arada bağdaşamaz. Üstün gelen kuvvetler diğerlerini yok eder.

Her Müslüman takvanın özelliklerini mutlaka bilmeli, bunları ceht ve gayretle uygulamalı, diğer bir deyişle takva yaşamını kendisine temel prensip edinmeli, eğer tam uygulayamıyorsa: [ Gücünüzün yettiği ölçüde takvada bulunun… (Tegabün 64/16) ] Ayetinin belirttiği gibi Yüce Allah’ın rahmetine sığınmalıdır. Takvanın temelinde; “Hakkı sevmek, halkı sevmekle olur” ilkesi yer alır. Allah katında yücelme, ancak Yaratıcı Kudret’in tecellisi ve görüntüsü olan insanlara hizmetle mümkündür.

Takva sıfatlarını kazanabilmek için Kur’an’ı Kerim de yaklaşık on temel ibadet emri bulunduğu gözlemlenmiştir: 1)İnfak ve sevgi, 2) Namaz, 3) Zekat, 4) Af Edici ve Dileyici Olma, 5) Sabır, 6) Oruç, 7) Muhsin Olma, 8)Ahde Vefa, 9) Adalet ve Dürüstlük, 10) İlim

TAKVA DA ON TEMEL İBADET