KABİR HAYATI

Kabir hayatı; ölümden sonra insan ruhunun Allah katında ayrı bir boyutta, bir nevi uyku halinde kıyamete kadar yaşadığı bir hayattır. Orada zaman mevhumu olmadığından, çok az bir müddet geçmiş gibi algılanır. İsra 17/52 : « Sizi çağıracağı gün O’na hamd ederek derhal çağrısına uyacaksınız. Ve sadece az bir süre kaldığınızı düşüneceksiniz. »

Kabir hayatında ödül ve ceza olduğu gibi Kıyamet Sonrası hayata geçiş için gerekli uyum sağlanacak ve tekâmül edilecektir. Kur’an’ı Kerim’de bu konuyla ilgili fazla bilgi verilmemiştir.

DÜNYA HAYATININ SONA ERMESİ
Her canlı ölümü tadıcıdır. Biz sizi kötülükle de hayırla da deneyerek imtihan ediyoruz ve siz Bize döndürüleceksiniz.
(Enbiya 21/35)
Allah’ın izni olmadıkça hiç kimseye ölmek yoktur. Ölüm, Allah ilminde kararlaştırılmış bir yazıdır. (Ali İmran 3/145)

Ölüm, insanlar ve bütün canlı varlıklar için Rab’bimiz tarafından tayin edilmiş bir kaderdir. Bazılarımız fazla, bir kısmımıza da daha az ömür verilmesi Allah’ın hikmetleridir. Fatr 35/11 : «…Yaşayan bir varlığa daha çok ömür verilmesi de, onun ömründen biraz azaltılması da, mutlaka bir kitapta (İlâhî Bilgisayar’da) yazılıdır.»

ALLAH’A DÖNDÜRÜLME
Ölüm, ruhun bedenden ölüm meleği vasıtasıyla alınmasıdır. Dünyadaki yaşamı sona eren insanın bedeni toprağa verilir. Canlılığı sona ermiş ölümlü beden, zamanla toprakta çürüyerek kaybolur. Kişinin bütün özelliklerini taşıyan ölümsüz ruhu, görevli melek vasıtasıyla Allah’ın huzuruna getirilir. Bu konu Kur’an’da şöyle anlatılmıştır :

Size vekil edilen ölüm meleği ruhunuzu alır, sonra doğrudan doğruya Rab’binize döndürülürsünüz. (Secde 32/11)
Kaçmakta olduğunuz ölüm size mutlaka ulaşacaktır Sonra (Allah’a) döndürüleceksiniz, size yapıp etmiş olduklarınızı haber verecektir. (Cumua 62/8)

Huzura getirilen kişi hayatı boyunca yapmış olduğu iyi veya kötü eylemleri, Yüce Allah tarafından kendisine bildirilir. Rab’bin yasalarını yerine getirmeyenler tekrar geriye dönerek faydalı işler yapmayı isteyecek olsalar da, artık iş işten geçmiş olur. Müminün 23/99-100 : «Sonunda onlardan birine ölüm geldiğinde şöyle der : “Rab’bim, beni geri döndürün ki, o arkada bıraktığın yerde iyi bir iş yapayım.” Hayır, bu kendine ait boş bir sözdür. Tekrar diriltecekleri güne kadar, önlerinde geriye dönmelerini önleyen bir engel vardır.»

KABİR HAYATINDA YAŞAM TARZI
Kabir hayatı, bir nevi uyku yaşamıdır. Dünyadaki insanlar uyku halinde nasıl canlı ise, aynı şekilde o boyutta da canlılık devam eder. Burası basit bir bekleme yeri değil, daha üst boyutlara geçisin gerektireceği tekamülün hazırlık devresinin yaşandığı bir ortamdır. Uyku yaşamı, bizim bilmediğimiz oluşlarla seyreder. Görülecek rüyalar, yaşamın ayrı bir özelliğini sergiler. Korku verici düşler kabir azabını, mutluluk verenler de ödüllendirmeyi gerçekleştirdiğini düşünebiliriz. Mutlaka doğrusunu Yüce Allah bilir.

Kıyamete kadar devam edecek kabir hayatında milyonlarca yıl kalınacaksa da, orada az bir müddet geçmiş gibi algılanır.

Allah onlara, “Yeryüzünde kaç yıl kaldınız” buyurur. “Bir gün veya daha az kaldık, onu sayanlara sor”derler. Allah buyurur: “Pek az bir süre kaldınız, keşke bilmiş olsaydınız.” (Müminun 23/112-114)
Allah katında Dünya’dakinden ayrı bir boyutta yaşayan ruhlar, kıyamete kadar orada kalır. Bir nevi uyku halinde ve Yüce Allah’ın denetiminde oldukları için, bulundukları alemden ayrılıp serbest dolaşamaz, Dünya’ya geri dönemezler. Ruh çağırdıklarını, onlarla konuştuğunu iddia eden bazı falcıların, insanları nasıl kandırarak çıkar sağladıkları da böylece daha iyi anlaşılmaktadır.

Kabir hayatı kıyamet sonrasına kadar devam edecek, sonra da Yüce Allah’ın çağırısıyla ruhlar uyanarak yeni bedenleriyle birleşecektir. Naziat 79/13: «Dirilme olayı bir tek haykırıştan ibarettir. Bir anda insanlar uyanıp ortaya geliverir.»

KABİR HAYATINDA CEZA VE ÖDÜL
Kabir Aleminde ceza da ödül de vardır. Orada Dünyada yapılmış olan eylemlerin hak edeceği karşılık verilir. Kötülük yapanların cehennem ateşi gibi acı içinde geçen bir ruhsal yaşamları olacağı gibi, Allah’ın rıza ve sevgisini kazananlar da ödüllendirilecektir.
Zulmedenlere azab edeceğiz. Sonra Rab’bine döndürülecek, O’da onu görülmedik bir azaba çekecektir. (Kehf 18/87)
Firavunun kavmini ise azabın en kötüsü kuşattı. Onlar sabah akşam ateşe sunulacaktır. Kıyamet koptuğu gün de “Firavunun adamlarını azabın en şiddetlisine sokun” denilecektir.(Mümin 40/46).
Bu bizim bildiğimiz bir ateş değil; ışın, radyasyon, mikro dalga türünden ruha azab veren bir etkileyici olabilir. Ancak iç yüzünü ve özelliklerini Yüce Allah bilir. Ayetin açıkladığı gibi zalim Firavun ve kodamanları kıyamete kadar Kabir Aleminde azab çekmeleri devam edecektir. Bu alemde insanların eylemleri gereği azab olduğu gibi ödül de vardır.

Ey güven ve huzura kavuşmuş insan! Sen O’ndan O senden hoşnut olarak Rab’bine dön. Haydi, cennetlik kullarımın arasına katıl, gir cennetime. (Fecr 89/27-30).

Ayette, ölüm döşeğindeki cennetlik bir insanın «Rab’bine dön» hitabına muhatap olması anlatılıyor. Allah’ın buyruklarını içtenlikle uygulayarak O’nun rıza ve sevgisini kazanmış kul, gerçek sahibi Yüce Yaratıcı’sına geri dönmüştür. Allah’ın huzurunda “ Sen O’ndan, O senden hoşnuttur.” hitabı ile sonsuz mutluluğa kavuşarak Kabir Hayatı yaşamına başlar. Ruh kıyamete kadar bu boyutta cennette yaşayacağı gibi güzellik ve mutluluk içinde kalır. Kur’an, Kabir Alemi’nin nitelikleri hakkında bir açıklama yapmadığından detaylı bilgi verilememektedir. Kıyametten sonra kazanılacak yeni beden ile gerçek cennet hayatı sonsuza kadar devam edecektir.

KIYAMET
Kıyamet’in Kur’an’ı Kerim’de ki manası, Dünya’nın milyonlarca yıldız ile birlikte parçalanıp dağılarak, içindeki canlılarla yok olması ve sonra da yeni bir yıldızlar topluluğu ile yeni bir yer küreye dönüştürülmesi, bütün şuurlu varlıkların yeniden dirilerek, Allah’ın huzurunda hesap vermek üzere toplanmasıdır.

Dünya’nın sonu olan kıyamet ne zaman olacaktır? Bunu Yüce Yaratıcı’dan başka kimse bilemez. Araf 7/187 : «Sana kıyamet saatinin ne zaman gelip çatacağını soruyorlar. De ki: Onu ancak Rab’bim bilir. Onun vaktini O’ndan başkası açıklayamaz. Göklerin ve yerin ağırlığını kaldıramayacağı o saat sizlere ansızın gelecektir.»

(Kıyamette) Şiddetli çarpmanın çıkardığı korkunç ses geldiğinde. (Abese 80/33)
O beklenen müthiş olay ( kıyamet) olduğunda… Yerküre bir sarsılışla sarsıldığında, dağlar bir serpilişle serpildiğinde, hepsi havada zerreler halinde dağılırlar. (Vakıa 56/1-6)
Gök çatlayıp yarıldığı zaman, yıldızlar dökülüp saçıldığı zaman, denizler fışkırtıldığı zaman. (İnfitar 82/1-3)

Ayetler, kıyamette yalnız Dünya’nın değil, göklerdeki yıldızların da değiştirileceğini kesin bir ifade ile açıklamaktadır. Kur’an’ın Tekvir, İnfitar ve İnşilak Surelerinde kıyamet hakkında birçok kesitler vardır. Korkunç bir sesle başlayan o müthiş olayda Güneş sönecek, yıldızlar un ufak olacak yaşamakta olan canlılar da yok olacaktır.

22.10.1997 tarihli Sabah Gazetesi; uzayda Dünya çevresinde dönen Hubble Teleskopu’nun tespit ettiği çok önemli görüntüler olan, Dünya’dan 63 milyon ışık hızı uzaklıktaki iki uzay gökadasının çarpışma anının resimlerini, Mahşerin fotoğrafı başlığı ile yayınlandı. Bu çarpışma milyonlarca yıl evvel olduğu halde, görüntüsü ancak yeni gelmiş. Son derece ayrıntılı ve çarpıcı bir şekilde belirlenen fotoğraflar, Dünyamızın geleceği için önemli bilgiler vermektedir.

Milyonlarca gezegenden oluşan iki gökadası içindeki yıldızlar, korkunç bir patlama sesi ile birlikte birbirleriyle çarpıştıktan sonra dağılıyorlar. Çarpışma sonunda; iki gök adası tek gök adasına dönüşerek, etraflarında kilometrelerce uzayan hidrojen gazı bulutlarını meydana getiriyor. Evrenin ilk oluştuğu aşamalara ait bazı ipuçlarına da rastlandığı, çok değerli bilgiler ortaya çıktığını açıklayan gök bilimciler, yeni oluşan gök adasının son şeklini alması için uzun bir zamana ihtiyaç olduğunu belirtmişlerdir.

Bu müthiş görüntülerden sonra varılan sonuç şöyle özetleniyor: Güneş ve Dünya’mızın da bulunduğu Samanyolu gök adası ile başka bir gök adasının birbirleriyle çarpışması sonucunda, yeni yıldızlarla birlikte içinde cennet ve cehennemin de bulunduğu yeni yerküremiz oluşacaktır. Hubble Teleskopu ile görüntülenen bilgiler ile Kur’an’ın verileri birbirleriyle o kadar örtüşüyor ki. İşte bu gerçeği Kur’an’ı Kerim 1400 yıl önce açıklamıştır.

KIYAMET SONRASI