KIYAMET SONRASI

Yüce Allah kıyamet sonrasında Dünya’mızı başka bir yerküreye dönüştürecek, eskisi gibi onu yeni baştan yaratacaktır. Ankebut 2/19 : « Hiç görmediler mi Allah yaratmayı nasıl başlatıyor, sonra onu tekrarlıyor. Kuşkusuz bu Allah için kolaydır. » İnsan; bedeniyle ruhu birleştirildikten sonra yeniden dirilecek, mahşerde hesap vermek üzere Allah’ın huzuruna getirilecektir. Rab’bini unutup günah işleyenler cehenneme, Allah’a yönelerek güzel işler yapanlar da cennete girecektir.

Ey insan! Sen Rab’bine varmak için çok didinecek, sonunda O’na kavuşacaksın. (İnşikak 84/6)

İnsanlar; kendilerini yaratan, her türlü nimetleri esirgemeyen Yüce Yaratıcı’larını görmek, O’na kavuşmak isteseler de bu dünya hayatında mümkün değildir. Ancak ahiret hayatı ile Rab’bimizin bizlere sunduğu olağanüstü müjde gerçekleşecektir.

Sebe 34/1 : >«…Ahirette de hamd Allah’adır…» Ayeti de Allah’a ibadet, ahiret hayatında da vardır. Eğitim ve tekâmül sonraki hayatta da devam etmektedir. Duha 93/4 : « Herhalde ahret senin için dünyadan daha hayırlıdır.»

DÜNYA’MIZ YENİ BAŞTAN YARATILIYOR
Gök yarılıp parçalandığı, yıldızlar dökülüp saçıldığı, Dünya’nın zerreler halinde dağıldığını anlatan kıyamet olayı, Yüce Allah’ın insanlara yeni bir müjdesinin haberini de vermektedir. Yerküremiz ve yıldızlar, ilk yaratılışta olduğu gibi yeni baştan yaratılacaktır. Enbiya 21/104 : « Gün olur göğü, yazı tomarlarını dürer gibi düreriz. İlk yaratılışa başladığımız gibi onu baştan yaparız. Üzerinizde bir vaat olarak Biz bunu mutlaka yapacağız.»

O gün yerküre başka bir yerküreye dönüştürülür. Gökler de öyle. (İbrahim 14/48)
Yeryüzünü dolaşın da Allah’ın baştan nasıl yaratmış olduğuna bakın. Sonra ahiret hayatını da inşa edip yaratacaktır. (Ankebut 29/20)

Ayetlerden büyük bir heyecanla öğrendiğimiz gibi, üzerinde bütün insanların ve canlıların yaşayacağı yeni bir yerküresi inşa edilecektir. Cennet, arafve cehennem mekanlarının da bulunduğu yeni Dünya’mız, her yaratılış gibi öncekinden daha mükemmel ve daha hayırlı olacaktır. Bütün canlılar eskisi gibi yeniden var edilecek, hesap vermek üzere Yüce Yaratan’ın huzuruna getirilecektir.

YENİDEN DİRİLİŞ Dünya hayatı sona eren insanın bedeni, kabirde toprağa karışarak yok olur. Kişinin bütün özelliklerini taşıyan ruhu ise, kıyamete kadar ayrı boyutta bir nevi uyku halinde kalır. Kıyamette parçalanarak un ufak hale gelen ve üzerindeki canlıları da yok olan Dünyamız, yeni bir yerküreye dönüşür. Ankebut 29/19 : « Hiç görmediler mi Allah yaratmayı nasıl başlatıyor, sonra onu tekrarlıyor. Kuşkusuz bu Allah için kolaydır. »

Yüce Allah’ın ilk yaratılışta olduğu gibi, zaman içerisinde yeniden canlandıracağı dünyamızda ruh, yeni oluşan bedenle birleşerek insanın tekrar yaratılacağını, Kur’an’dan öğrenmekteyiz. Zümer 39/68: « Sûra üflenmiştir; Allah’ın dilediği kimseler dışında göklerde kim var, yerde kim varsa çarpılıp yere yıkılmıştır. Sonra sûra bir daha üflenmiştir. İşte hepsi ayağa kalkmış bakıyorlar. »

Kur’an’ı Kerim’in dirilişle ilgili açıklamalarda bulunduğu ayetlerden birkaç örnek:

Saat mutlaka gelecektir. Onda şüphe yoktur. Allah, kabirlerdeki şuurlu varlıkları diriltecektir. (Hac 22/7)
Ruhlar bedenlerle birleştiği zaman (Tekvir 81/7)
Dirilme olayı bir tek haykırıştan ibarettir. Bir anda insanlar UYANIP ortaya geliverir. (Naziat 79/13)
And olsun, sizi ilk kez yarattığımız gibi teker teker Bize geldiniz… (Enam 6/94)

DİRİLİŞ NASIL OLACAK? Kur’an’ı Kerim’in “Yeniden Yaratılış” için verdiği bilgilerden bazı örnekler :

Hani bir zamanlar İbrahim: “Ey Rab’bim ölüleri nasıl dirilttiğini bana göster” demişti. Rab’bi ona : “Yoksa inanmadın mı?” demişti. İbrahim: “Hayır inandım, fakat kalbimin yatışması için görmek istedim” dedi. Bunun üzerine Allah: “Öyleyse dört kuş yakala, onları yanına al, sonra kesip parçala, her dağın başına onlardan bir tane koy. Sonra da onları kendine çağır. Koşarak sana geleceklerdir. Bil ki Allah güçlüdür, hikmet sahibidir.” (Bakara 2/260)
Şu çürümüş kemikleri kim diriltecek diyorlar. De ki: Onları ilk defa yaratmış olan diriltecek. Çünkü O, her türlü yaratmayı gayet iyi bilir. (Yasin 36/78-79)

Kur’an; öldükten sonra dirilişi inkâr edenlere cevap olarak bunun mümkün olduğunu ve mutlaka gerçekleşeceğini, her şeyi yoktan var edenin onu ikinci defa yaşatmasının kolay olduğunu, birçok ayetlerle vurgulamıştır.

Kış mevsiminde ölü bir durumda olan yeryüzünü ilkbaharda canlandıran Allah, insanı da diriltecektir. Rüzgarları gönderip de bulutu harekete geçiren Allah’tır. Biz onu ölü bir bölgeye göndeririz de ölümünden sonra toprağa onunla hayat veririz. Ölülerin yeniden dirilmesi de böyle olacaktır. (Fatır 35/9)

MAHŞER Haşr; insanların bulunduğu yerden alınarak, hesap vermek üzere Allah’ın huzuruna getirilmesidir. Mahşer ismi verilen bu çok büyük meydanda yaratılmış tüm şuurlu varlıklar hesaba çekilir. Neml 27/87 : « Sûra üfürüldüğü gün, Allah’ın dilediği dışında herkes, gökdekiler, yerdekiler dehşet içinde kalacaklardır. Hepsi boynunu bükmüş bir halde O’nun huzuruna gelir.» Dünyada yaşamış bütün insanlar mahşerde toplanır. Bir hiç iken yaratılmış, kendisine her türlü nimetler lütfedilen insanlar gerçek sahibi Yüce Allah’a karşı sorumludur ve bundan dolayı sorguya çekilir. Enam 6/62 : « Öldükten sonra insanlar gerçek sahipleri olan Alaha teslim edilir. Dikkat edin! Hüküm yalnız O’nundur…»

…İnsanları huzurumuzda toplamış, içlerinden hiç birini hesap dışı bırakmamışızdır.(Kehf 18/47)
Kim zerre kadar bir iyilik yapmışsa, onun karşılığını görecektir. Her kim de zerre kadar kötülük yapmışsa o da onu görecektir. (Zilal 99/7-8)

Yaratıcı Kudret’in huzurunda Yüce Mahkemede hesap vermeden sonra asıl yaşam olan ahiret hayatı başlar. Rab’bini unutup kötülük yapanlar cehenneme, günahları ile sevapları eşit olanlar arafa, Allah’yönelip dünyada iyi işler yapanlar da cennete gönderilir.

…Onlardan kimi bedbahttır, kimi mutlu. Bedbaht olanlar cehennemdedir. Rab’bin dilemesi hariç olmak üzere, gökler ve yer durdukça onlar orada ebedi kalacaklardır… Mutlu olanlar da orada ebedi kalacaklardır. Bu bitmez tükenmez bir lütuftur. (Hud 11/105-108)

ŞEFAAT TÜMDEN ALLAH’INDIR
Şefaat, ahrette günahkâr müminlerin, bağışlanmaları için, peygamber gibi büyük zatların Allah ile aracılık etmeleridir.

Kur’an’ı Kerim’e göre ise şefaat etmek, yalnız ve yalnız Allah’a mahsustur ve O hiçbir yaratılmış kulunun şefaatini kabul etmez. Yüce Allah şöyle buyuruyor:

…O gün (mahşer günü) kimse kimsenin cezasını çekmez, kimseden şefaat kabul edilmez, kimseden fidye alınmaz… (Bakara 2/48)
De ki: Şefaat tümden Allah’ındır… (Zümer 39/44)

Müslümanların bir kısmı bazı hadislere dayanarak örneğin «Şefaatim, ümmetimden büyük günah sahipleri içindir.» gibi ifadelerin paralelinde, Peygamber Efendimizin ahrette şefaat edeceği görüşündedir. Ancak Yüce Allah peygamberlerine sadece tebliğ görevi vermiştir:

Muhammed; başka değil, sadece bir elçidir ondan önce de nice elçiler gelmiştir… (Ali İmran 3/144)
(Muhammed) Deki: Benim kendime bile fayda ve zarar verecek gücüm yoktur…(Araf 7/188)
…Resule düşen, açık bir tebliğden başka bir şey değildir. (Ankebut 29/18)

Rab’bimiz mahşerde bazı yüce zatlara şefaat değil sadece konuşma izni vermiştir. Şöyle ki, Allah’ın şefaatine razı olacağı bazı kimselerin lehine söz söyleyeceklerdir. Bunlar da peygamberler, takva sahipleri olabilir. Taha 20/109: « O gün şefaatin faydası olmaz, Rahman’ın izin verdiği kişinin lehine söz söylenmesine razı olduğu kişi için yaptığı başka.»

CEHENNEM
Cehennem, Allah’a yönelmeyerek kötülük yapanların ve kafirlerin (inanmayanların) öldükten sonra ceza görecekleri yerdir. Kur’an’ı Kerim; cehennemin nasıl olacağına ait açıklık getirmemiş, ancak birçok benzetmeler yapılarak büyük bir sıkıntı ve eziyet çekileceğini vurgulamıştır. Cehennem ehlini anlatan ayetlerden bazı örnekler:

Ayetlerimiz karşısında yalana sarılan ve büyüklük taslayanlar var ya; onlara göklerin kapıları açılmayacak, deve iğne deliğinden geçinceye kadar da cennete giremezler. Suçluları işte böyle cezalandırırız. (Araf 9/490)
Münafık erkeklerle münafık kadınlar birbirlerine benzer. Kötülüğü emreder,iyiliğe engel olurlar, elleri de sıkıdır. Allah’ı unuttukları için Allah da onları unuttu. Allah iki yüzlü erkeklere (münafıklara), iki yüzlü kadınlara ve kafirlere (inanmayanlara) içinde ebedi kalacakları cehennem ateşini hazırlamıştır. Allah onlara lânet etmiştir. Onlar için sürekli bir ateş vardır. (Tevbe 9/67-68)

Cehennem işlerine çok sert, emredileni yapan zebani olarak isimlendirilen azab melekleri görevlendirilmiştir. Kendi doğal ortamlarında müthiş güçleriyle, arınacak varlıkları terbiye ederler:

(Cehennem) Üzerinde ondokuz muhafız melek vardır… Biz cehennemin görevlilerini yalnız meleklerden yaptık… (Müdessir 74/30-31)
…(Cehennem) Ateşinin başında çok katı, çok sert melekler vardır…Onlar kendilerine emir verdiği konuda Allah’a isyan etmezler ve emredildikleri şeyi yaparlar. (Tahrim 66/6)

Benliklerini bu dünyada terbiye etmeyerek suç işleyenler, cehennem azabı ile bir işleme tabi tutulur. Kişiye uygulanan ceza, aynı zamanda onu terbiyeederek arındıracaktır. Rab’bimizin sonsuz rahmeti, bütün alemlere yayıldığı gibi cehennemdekilere de ulaşır. Cezasını tamamlayan günahkarların cennete alınacağı bazı hadislerde olmakla beraber, takdir Yüce Allah’ındır.

ARAF (ARA ALEM)
Araf
, cennet ile cehennem arasında bir yerdir, sakinleri de günahları ile sevapları eşit olan müminlerdir. Onlar, cennet veya cehenneme girmeden önce arafda bir süre bekletilir. Arafın bir tarafına baktıklarında cehennemlikleri görecekler, onlarla beraber olmamayı Rab’lerinden dileyecekler, diğer tarafa baktıklarında da cennetlikleri izleyecek onlara imreneceklerdir.

Allah katında yücelmiş, ayrıca mahşer de konuşma izni vermiş olduğu yüce zatlar (örneğin peygamberler, takva sahipleri) cehennemliklere günahkar olduklarını söyleyecek, cennete gideceklere de Taha 20/109 ayeti gereğince Allah’ın şefaatini tebliğ edeceklerdir:

…Araf’ta, yüksek yerler üzerinde de değerli şahsiyetler olur, herkesi yüzlerinden tanır, cennetliklere şöyle seslenirler : “Esenlik ve güvenlik sizinledir.” Bunlar cennete girmemiş, girme umudu taşıyanlardır. Onların gözleri cehennemliklere çevrilince şöyle derler: “Aman ya Rab’bi. Bizi şu zalimler takımıyla bir araya getirme.”
Arafta, o yüksek yerlerde bulunanlar, yüzlerinden tanıdıkları bir takım adamlar da şöyle seslenirler: “Gördünüz mü sizlere ne taraftarlarınızın bir yardımı oldu ne de büyüklenmenizin.”
Ey cehennemlikler “Allah onlara bir iyilikte bulunmaz” diye yemin ettikleriniz bunlar mıydı? (Ey Allah’ın ikramına kavuşanlar) sizler cennete girin. Üzerinizde ne bir korku olacak, ne de üzüleceksiniz.”
(Araf 7/46-49)

Allah’ın rahmeti; bütün varlıklara ulaştığı gibi, araftakilere de erişecek, onları günahlarından arındırmaya tabi tutacaktır.

CENNET Cennet; Allah’a inanan, ilahi yasaları uygulayan ve günah işlemeyenlerin öldükten sonra, içinde sonsuzluğa kadar mutlu olarak yaşayacakları ahiret yurdudur. Kur’an’ı Kerim’de cennetin nitelikleri tam olarak açıklanmamakla beraber, konu ile ilgili birçok benzetmeler yapılmıştır. Zuhruf 43/71 : «… Orada canlarının çektiği ve gözlerinin hoşlandığı her şey vardır…» Cennette mutluluk verici konuşmalar işitilir ve cennet ehlinin gereken rızıkları da vardır. Meryem19/62 : « Orada boş söz değil, ancak esenlik dolu sözler işitirler. Sabah akşam onların rızıkları da hazırdır. » Kur’an, cennete gireceklerin bazı özelliklerini şöyle veriyor:

İman edip barışa yönelik işler sergileyenlere gelince, kuşkusuz ki Biz güzel iş yapanların ödülünü yitirmeyeceğiz. Bunlar için altlarından ırmaklar akan Adn Cennetleri vardır…(Kehf 18/30-31)
İnanan erkekler ve inanan kadınlar birbirlerinin dostlarıdır. İyiliği emrederler, kötülükten alıkoyarlar. Namazı kılarlar, zekâtı verirler. Allah’a ve Resulüne itaat ederler… Allah onlara Adn Cennetlerini vaat etmiştir. Sürekli kalacaklardır orada… (Tevbe 9/72-73)
Adn Cennetleri (takva sahipleri) içindir. Orada atalarından, eşlerinden, çocuklarından salih (iyi) olanlarla birlikte gireceklerdir. Melekler her kapıdan yanlarına sokulacaklar : “Selâm size, sabrettiğiz için, ne güzeldir şu sonsuzlar yurdu” diyeceklerdir. (Rad 13/23-24)

Biz kadınlar ile erkekleri yeniden genç ve güzel yarattık. Vakra 56/35-38 : « Biz (cennet ehli)kadınları da güzel bir biçimde yeniden yaratmışız, onları bakire kıldık. Kocalarına sevgi ile düşkün ve aynı yaşta, (cennet ehli) adamlar için.» Dünya hayatındaki eylemleri neticesinde cennet ehli olan kadınlar ve erkekler, ahirette güzel bir şekilde yeniden yaratılacaktır. Çirkinliklerden, buruşukluklardan arındırılmışlar, hepsi de taze genç kızlar ve delikanlılar olmuşlar, ayni yaşta olan her iki cins de güzel ve mutlu bir yaşamı hak etmişlerdir. Cennetteki insanların, en güzel bir çağ olan 30-32 yaşında olacağı bazı hadiselerde yer almıştır. Cennet yaşamında yaşlı, ihtiyar insan olmayacaktır.

İş ve ibadet cennette de devam edecek. Yasin 36/55 : « O gün cennet halkı, bir uğraş içinde eğlenip rahatlamaktadır.» Cennetin yalnızca yiyip, içip, oturma yeri olmadığını öğreniyoruz. Orada da tekâmül edileceğinden çalışma, iş ve uğraş sıkılmadan, eğlenceli bir uğraş içinde olacak, Allah’a ibadet ahiret hayatında da devam edecektir. Sebe 34/1 : «…Ahirette de hamd Allah’a mahsustur…» Cennette mutluluk dolu sözler işitirler. Meryem 1962: « Orada boş söz diğil, ancak esenlik dolu sözler işitirler. Sabah akşam onların rızıkları orada hazırdır. » Onlar sonsuza dek cennettedir. Hud 11/108: «Rab'bin dilemesi hariç olmak üzere, gökler ve yer durdukça onlar cennette ebedi kalacaktır…»

???