|
|||
ÇOCUKLUK, GENÇLİK VE EVLİLİK DÖNEMİ
Doğumu Yüce Allah'ın son elçisi Hz.Peygamber (s.a.s.), 20 Nisan 571 yılında Mekke'de dünyaya geldi. Babası Abdullah iki ay önce vefat ettiğinden, dedesi Haşimoğulları'ndan Abdülmuttalib torununun ismini, üstünlük ve meziyetleri anılarak çok çok övülen anlamında Muhammed koymuştu. Annesi Âmine ise Allah'ı yüce sıfatlarıyla öven, hamdeden manasında Ahmet ismini verdi. Hz.Muhammed (s.a.s.)'in ailesi, ataları, Hz.İbrahim ve oğlu Hz.İsmail'e kadar bağlanmaktadır. Bu aileler birbirinden gelme soylar olarak; Yüce Allah tarfından itina ile süzülerek seçilmiş, örnek özelliklerle donatılmış en mükemmel varlıklardı. Ali İmran 3/33, 34: «Şu bir gerçek ki; Allah Adem'i, Nuh'u, İbrahim Ailesi'ni ve İmran Ailesi'ni bir kısmı bir kısmından gelme soylar olarak, alemler üzerine seçip yüceltmiştir. » Çocukluk Dönemi Çocuğun emzirilmesi; önceleri annesi Âmine tarafından yapıldı. Sonra da süt yetmeyince çölde yaşayan Hevazin kabilesinin kollarından Halime'ye verildi. Çok iyi bir süt anne olan Halime, çocuğu evlat gibi sevip bağrına basmıştı. Çölün havası Mekke'ye göre daha temiz ve doğası çok daha güzeldi. Ayrıca orada Arapça, saf ve bozulmamış bir tarzda konuşuluyordu. Allah'ın Elçisi, hem bedenen ve hem de ruhen ilerde alacağı ilâhî göreve mükemmel hazırlanmaktaydı. Çocuk 4 yaşındayken süt anne Halime, onu alıp Mekke'ye götürerek annesi Âmine'ye teslim etti. Hz.Muhammed (s.a.s.), 6 yaşına kadar annesinin yanında kalmış, ancak Medine'ye gittikleri bir seyahat dönüşü annesi de vefat etmişti. Doğumundan iki ay evvel babasını, sonra da sevgili annesini kaybeden Allah'ın Elçisi, küçücük yaşında büyük acıları yaşamış oldu. Dedesi Abdülmuttalib, yetim ve öksüz kalan torununu 8 yaşına kadar büyüttü. Kendisi 80 yaşını geçmiş yaşlı bir insandı. O da bu dünyadan ayrılınca vasiyeti gereği çocuğun yetiştirilmesini, amca olan oğlu Ebu Talib üstlendi. Gençlik Dönemi Hz.Peygamber (s.a.s)'in hayatının 8 yaş ile 25 yaşına kadar olan bölümüne gençlik dönemi denir ki, bu dönemi amcası Ebu Talib'in yanında ve himayesinde geçirmişti. Ebu Talib zengin bir insan değildi, iyi ahlâkı ve gönül yapıcılığı ile toplumun saygısını kazanmıştı. Yeğenini çok seviyor, onu evlâtlarından ayırmıyordu. Mekkeliler, iklimi ziraate elverişli olmadığı için ticaret ile uğraşmaktaydılar. Ebu Talib kervan ticareti ile meşgul oluyor, Şam'a ve Yemen'e kadar gidiyordu. Allah'ın Elçisi 12 yaşındayken amcasının ticarî kervanına katılmış, Şam yakınlarında Busrâ kasabasında mola verilmişti. Burada bir manastırda bulunan Bahirâ ismindeki Hıristiyan rahip, Hz.Muhammed (s.a.s.) ile yakinen ilgilenmiş, ona sorular sormuştu. Aldığı cevaplarla çok şaşırmış, onun Tevrat ve İncil'de bir çok vasıfları yazılı bulunan Son Peygamber olacağı kanaatine varmış, bu görüşünü etrafındakilere samimiyetle belirtmişti. Ancak yıllar sonra bazı Hıristiyan yazarları, İslâm Peygamberi'nin ilâhî yasaları bu rahipten öğrendiğini ileri sürecek kadar gülünç duruma düştüler. Hz.Muhammed (s.a.s.) geçim sıkıntısı çeken amcası Ebu Talib'e yardım amacıyla ücret karşılığında çobanlık da yapıyordu. Tabiat ile başbaşa kalıyor, Yüce Allah'ın büyüklüğünü, sonsuzluğunu doya doya hissediyor, ruhen olgunlaşıyordu. Zaten Yaratıcı Kudret'in bütün peygamberleri, doğanın en güzel bölgelerinde çobanlık yaparak kemale ermişlerdi. Güvenilir Kişi Hz.Muhammed (s.a.s.), 25 yaşındayken amcası Ebu Talib ile birlikte ticaret yapıyordu. Dürüstlüğü, doğru sözlülüğü, güvenirliliğiyle tanınmıştı. Verdiği sözün arkasında durur, hiçbir kimseyi kırmaz ve asla yalan söylemezdi. Yüksek ahlakı ve doğruluğu ile Mekkeliler arasında örnek bir insan olarak tanınıyor, bu bakımdan kendisine el Emin = Güvenilir kişi diyorlardı. Birbirine hiçbir zaman güvenmeyen Mekke halkı, kendi aralarında çıkan bazı soruları Hz.Muhammed (s.a.s.)'in dürüst kişiliğinde birleşerek çözmüşlerdi. Örneğin, Allah'ın Evi Kabe'nin yeniden inşaatı sırasında, kutsal Hacerül-esved (karataş)'ın yerine konmasında çıkan büyük tartışmanın çözümü için, onun hakemliğini oy birliği ile kabul etmeleri, kendisine olan güvenirliğin göstergesiydi. Sorunu dahiyane bir şekilde çözmesi de, Mekkelileri son derece memnun etmişti. Allah'ın Resulü'nün Hz.Hatice'yle Evlenmesi Hz.Hatice; Allah'ın Resulü'nün sevgili eşi, ilk iman eden, bütün malını mülkünü İslâm'a ve Eşi'ne veren, müminlerin annesi ünvanını alan asil bir kadındı. Kureyş'in zengin hanımlarından olan Huveylid kızı Hatice, ticaretle uğraşıyordu. Hz.Muhammed (s.a.s.) ile tanışmadan önce evlilik yapmış ve iki çocuğu da olmuştu. Mekke'nin ileri gelenlerinin kendisiyle evlenmek istedikleri akıllı, şerefli ve dürüst bir insandı. Hz.Muhammed (s.a.s.)'in ahlâkını ve güvenirliliğini öğrenince, ona ticaret ortaklığı teklif etmiş ve kervan ticareti yapmaya başlamışlardı. Allah'ın Elçisi köle Meysere'yle birlikte, ticaret mallarını develerle komşu şehirlere getirerek satıyordu. Gayreti, çalışması ve dürüstlüğü Hz.Hatice'nin dikkatini çekiyor ve onu etkiliyordu. Karşılıklı her iki ailenin isteği ile nikâhlandıkları zaman, Hz.Muhammed (s.a.s.) 25 ve Hz.Hatice de 40 yaşındaydı. Allah'ın Rasulü bu evlilikten çok memnun olmuş, mutlu bir yuva, kendine derin bir sevgi ve saygı ile bağlı güvenli bir hayat arkadaşı kazanmıştı. Beraberlikleri 15 yıl Hz.Hatice'nin vefatına kadar devam etmiş, 6 çocukları olmuştu. O devirde çok evlilik adet halindeydi ve aralarında yaş farkı olmasına rağmen Allah'ın Elçisi başka bir eş almamış, vefatından sonra da onu hep saygıyla anmıştı. Hz.Peygamber (s.a.s.)'in Çocukları Hz.Muhammed (s.a.s.)'in Hz.Hatice ile evliliğinden ikisi erkek, dördü kız 6 çocuğu olmuştu. Erkek olanlar Kaasım ve Abdullah, kızlar Zeynep, Rukiyye, Ümmü Gülsüm ve Fâtıma'dır. Erkek çocuklar küçük yaşta ölmüşler, kızlar ise babalarından daha önce bu dünyadan ayrılmışlardı. Yalnız Hz. Fâtıma, babasından 6 ay sonra vefat etti. Küçük kızı Hz.Fâtıma Allah'ın Elçisi'ne çok benziyordu ve ona çok düşkündü. Kızını, evlâdı gibi yanında büyüttüğü sevgili yeğeni Hz.Ali ile evlendirdi. Bu evlilikten Hz.Hasan ve Hz.Hüseyin doğmuş, böylece nesil devam etmişti. İslâm bilginlerinin ortak kabulüne göre; Hz. Peygamber (s.a.s.)'in en yakınları olan Ehlibeyt, geniş anlamda ev halkı olmakla beraber, dar anlamda da Hz.Ali, Fâtıma, Hasan ve Hüseyin'den oluşmaktaydı. Allah'ın Elçisi, İslâm Dini'nin yayılması için başka evlilikler de yapmış, Mısırlı Eşi Mâriye'den İbrahim doğmuş, o da iki yaşındayken vefat etmişti. PEYGAMBERLİK VE MEKKE DEVRİ |