TEVRAT, ZEBUR, İNCİL
ve
KUR'AN'DAN GÖZLEMLER


İNCİL YAZARLARININ DURUMU

İnciller'in yazımı; Nasraniler'in saygınlığını kaybettiği, Pavlusçu Hıristiyanların üstün geldiği bir ortamda, 70 yıllarında başlamıştı.

Pavlusçu Hıristiyanlığın Zaferi

Hz.İsa'nın kardeşi Yakup'un öldürülmesinden yaklaşık iki yıl sonra 65 yıllarında Nasrani Hıristiyanlar; Yahudiler'in ve Romalılar'ın baskılarından kurtulmak için, Kudüs'ten ayrılmak zorunda kalmışlar, Suriye ve Mezopotamya'ya göç etmişlerdi. İsrailoğulları'nın isyan etmesiyle Roma -Yahudi savaş 66 yılında başlamış 70 de Yahudiler ağır yenilgiye uğramışlar, ikinci defa yapılan Hz.Süleyman Tapınağı da yerle bir edilmişti. O dönemlerde iki düşman toplum olan (Nasraniler) Yahudi - Hıristiyanlar ile Pavlusçu Hıristiyanlar tam bir çatışma içerisinde olmakla beraber, duruma Nasraniler hakimdi. Fakat 70 yılında Kudüs'ün düşmesi üzerine ortam tamamile tersine dönmüştü.

Nasraniler Filistin dışında yaşadıkları için Romalılarla savaşmamışlardı... Buna rağmen Yahudilerle birlikte onlar da İmparatorlukta ki saygınlıklarını yitirmişler, böylece Hıristiyanların Nasranilerden kopma süreci başlamıştı. Roma yenilgisi, çatışma halindeki iki toplumda üstünlüğü Pavlusçu Yunan Hıristiyanlığı sağlamış, bu da Pavlus'un ölümünden sonra ki kendi zaferi olmuştu. İncil metinlerinin yazımı, yaklaşık 70 yıllarında, Nasrani Hıristiyanların saygınlığını kaybettiği, Pavlusçu Hıristiyanlığın üstün geldiği bir ortamda ortaya çıkmıştı. (Dr. Maurice Bucaille s.94-96)

İncil Yazarlarının Pavlus'tan Etkilenmesi

Hıristiyanlığın ilk temel belgeleri, İnciller'den yılarca evvel yazılan Pavlus'un Mektuplarıydı. M.S. 62-64 yıllarında vefat eden Pavlus'un Grekçe yazılmış mektupları hızlı bir şekilde derlenip toplandı. Yazılış sırasına göre ilk İncil Markos, Hz.İsa'nın bu dünyadan ayrılmasından 30 - 35 yıl, dördüncü İncil Yuhanna da 70 yıl sonrası kaleme alınmıştı. Araştırmacılara göre her İncil yazarı, ilk ana belge olan Pavlus'un Mektuplarından fazlasıyla etkilenmiş, bilhassa dördüncü İncil Yuhanna, bu öğretinin tipik izlerini taşımaktaydı. Pavlus'un sık sık kullandığı Baba, Tanrı'nın Oğlu kavramları İnciller'de geçen zaman içinde gittikçe artmış, Yuhanna İncil'inde ise İsa Mesih'in Tanrılığı tartışmasız bir açıklıkla belirtilmişti. Bu da zamanla fazlalaşan bir bozulmanın göstergesiydi.

Dr. Maurice Bucaille İnciller hakkında şu görüşü belirtmiştir : « İki toplum arasındaki yoğun mücadele döneminde ortaya çıkan bu “Mücadele ürünü kitaplar” İsa'ya dair yazılmış bir yığın kitap arasından seçilmiş, daha sonra kesin galibiyet sağlayan Pavlusçu Hıristiyanlığın resmi İncilleri, “Canen = dört İncil” olma hakkını kazanmış, diğer yazılı İncil'leri de, kilisenin seçtiği yola uygun olmadıkları gerekçesiyle, geleneksel ilkelere aykırı düşmekle suçlanmış ve onları saf dışı etmiştir. »

Araştırmacıların ittifakla birleştikleri bir nokta da şudur: İnciller; Hz. İsa'nın yaşamanda bizzat birlikte olmuş, hiçbir tanık tarafından yazılmamıştı. Pavlus'un öğretisini esas alan Roma Kilisesi; yetmişten fazla İncil arasından Matta, Markos, Luka ve Yuhanna'yı seçmiş, diğerlerini “zararlı” bularak imha etmişti.

İncil'de Kullanılan Dil

Halkı ile Aramice konuşan Hz.İsa'nın sözleri Yunanca'ya tercüme edildi. Hz. İsa Aramice konuşuyordu ve O mesajını da Aramice konuşan Yahudilere, Filistinlilere ve göçebelere yapıyordu. Ancak İnciller'in yazılmasında rol oynayanlar, Roma - Yunan kültürü ile yetişmiş Pavlusçu Hıristiyanlardı ve dilleri de Yunanca idi. Bunun için Hz. İsa'dan kalan sözlü ve yazılı miras Grekçe'ye çevrildi. Paula Fredriksen'in İsa'dan Mesih'e, Yeni Ahit'in Kökenleri, İsa'nın imajları isimli kitabında kullanılan dil ile ilgili şöyle yazılmıştı: « Hz.İsa'nın sözlü tebliği ve tüm yaptıkları Yunanca'ya yine sözlü olarak çevrildi. Bu çevirilerin güvenirliğinden emin olmak ise mümkün değildir... Aktarma sırasında hata olması pek tabiidir. Sonuç olarak Hz.İsa ile ilgili, sözlü olarak aktarılan bilgiler bize İncil'den gerçekten söylenenler ve o dönemde gerçekten olanlar hakkında bir bilgi vermektedir. Ama ayni zamanda da bu aktarım sırasında değişiklikler olabileceğini kabul etmemizi zorunlu kılar. »

İnciller Önceleri İsimsizdi

Başlangıçta sahipsiz olan İnciller'e 180 yılında kilise tarafından isim verlmişti. Bütün İncil yazarları kendi kimliğini açıklamamış, Hz.İsa'yı tanıdıklarını, onunla birlikte bazı olayları yaşadıklarını belirtmemişlerdi. Bu durumu tenkit eden araştırmacılar; eğer bu kitaplar havariler tarafından yazılmış olsaydılar, yazarlar ismini açıklar, böylece İnciller daha güvenirlilik kazanırdı. Bu bakımdan İnciller havarilerin değil, adı bilinmeyen taraftarların yazdıkları metinlerdir, görüşünde birleşmişlerdir. Kutsal Kitap araştırmacılarından E.P. Sanders, İsa'nın Tarihi Kimliği isimli kitabında İnciller'in yazılışını şöyle açıklar : « Mevcut kanıtlar göstermektedir ki, İnciller ikinci yüzyılın ikinci yarısına kadar isimsiz kalmışlardır... Sahip olduğumuz İnciller, ikinci yüzyılın ilk yarısında zikredildi. Fakat her zaman anonim olarak. Yaklaşık 170 yılında aniden isimler belirmişti. O zaman birçok İncil vardı, sadece bizim sahip olduğumuz gibi dört tane değildi ve Hıristiyanlar hangisinin yetkili olduğunu belirlemek zorundaydılar...İkinci yüzyılın ortalarında sayısız İncil nüshaları vardı. Hıristiyan yetkililer bunlardan hangisinin gerçek olduğu konusunda bir karar vermek için onları isimlendirme yoluna gitmişlerdi. İşte böylece günümüzde kilise tarafından gerçek kabul edilen dört İncil'e Markos, Matta, Luka ve Yuhanna adları verilmişti. »

Sinoptik İnciller ve Yuhanna

İnciller arasında bir takım ayrılıklar olmasına rağmen ilk üç İncil Matta, Markos, Luka birbirlerine büyük ölçüde benzemektedir. Bu nedenle bunlara Sinoptik İnciller denir. Sinoptik «ayni gözden» demektir ve üç İncil'in ortak bakış açısını ifade eder. Diğerlerine göre zaman bakımından en erken yazılanı ve en kısa olanı ikinci sırada ki Markos İncili'dir. Birbirinden bağımsız olarak yazılan Matta ve Luka İncilleri Markos'u kaynak olarak almış olduğu kabul edilmektedir. En son yazılan Dördüncü İncil Yuhanna ise Sinoptik'lerden çok farklıdır. İlk üç İncil'de Hz.İsa'yı ilâhlaştıran kısımlar çok az ve tartışmaya açık olmasına rağmen, Yuhanna İncil'inde tanrılaştırma kesin ve açık ifadelerle anlatılmaktadır.

Hıristiyan kaynaklarına göre; İncil metinleri ayrı insanlar tarafından Tanrı'nın esinlenmesi ile yazılmıştır, bunun için her kelimesi doğrudur, görüşündedir. İnciller'de ki farklı anlatımlar için ise, Hz.İsa'nın değişik yönlerini gösterdiklerinden birbirini tamamlayan bölümler olarak kabul edilmeli, tezini savunurlar.

Ancak günümüzün araştırmacıları, bu fikre karşı çıkmışlar, İnciller arasındaki çelişkiler Tanrı vahyi olmasını imkansız kılmaktadır, görüşündedir. Ortada dört ayrı metin ve dört ayrı anlatım vardır. Yazarların tümü de Hz.İsa hakkında ayrı özelliğe ve ayrı düşünceye sahipti, bunlar ancak insan zihninin, hafızasının ürünüdür, demişlerdir. Genellikle uzmanlar; İncil yazarlarının Hz.İsa ile ilgili Musevi - Hıristiyan toplumun (Nasraniler'in) sözlü rivayetlerini, gerçek İncil'i ve Pavlus'un mektuplarını kaynak olarak kullandığı; sonra da kendi kültürlerine, inançlarına göre yorumlamış ve şekillendirmiş oldukları görüşünde birleşmişlerdir.

MATTA İNCİLİ