|
|||
II. TAPINAK DÖNEMİ
Babil Sürgünü Babil sürgünü Yahudi halkını çok etkilemişse de kısa zamanda bu hayata uyum sağladılar ve ayakta kalmayı başardılar. Yerli halkın lisanı Aramice'yi öğrendiler, yıkılan tapınak yerine sinagog inşa ederek Tanrı'ya bağlılıklarını devam ettirdiler. RAB, peygamber Yeremya aracılığı ile İsrailoğulları'na şöyle buyurdu. Yeremya 29/10: « Babil'de 70 yıl geçtikten sonra, size verdiğim sözü tutacağım ve sizi kendi toprağınıza götüreceğim. » Yurda Dönüş ve II. Tapınağın Yapılması Pers orduları M.Ö. 375 yılında Babil İmparatorluğu'nu istilâ ederek yönetimi ele geçirdi. Pers Kralı Sirus, Yahudi halkının tekrar Filistine dönmesine müsaade etti. I.Tapınak'ın yıkılışından 70 yıllık bir aradan sonra, M.Ö. 370 yılında İsrailoğulları Filistine geri döndüler. Tapınağın tekrar yapılması gecikmeli olarak başladı ve büyük çalışmalardan sonra M.Ö. 350 yılında tamamlandı. Önce kinin mütevazi bir kopyasıydı. Antlaşma Sandığı ve içinde ki ON EMİR yazılı taş levhalar ile Tevrat I.Tapınak'ın yıkımı esnasında yok edildiğinden yerine konamadı. Yeruşalim şehri ve surların tamiri, Kâhin Ezra'nın yardımcısı Nehemya'nın gayretli çalışmalarıyla tamamlandı. Tevrat'ın Yeniden Yazılması Tapınağı yapan Yahudi halkının bir lideri yoktu. Bu boşluğu, Pers İmparatorluğu'nda yaşayan Yahudilerden Tevrat bilgini ve kahin Ezra (Uzeyir) doldurdu. 1500 kişilik bir gurubuyla Yeruşalim'e geldi. İsrailoğulları'nı çevresinde toplayarak, onlara yeni bir manevi güç kazandırdı. Nehemya 8/6,8 : « Ezra yüce Tanrı'ya övgüler sundu. Bütün halk ellerini kaldırarak, Amin! Amin! diye karşılık verdi. Hep birlikte eğilip yere kapanarak RAB'be tapındılar... Tanrı'nın yasa kitabını okuyup açıkladılar, herkesin anlamasını sağlayarak yorumladılar.» Bu ayinler devam etti. İsrail halkı, günahlarını ve yaptıkları kötülükleri itiraf ederek, affedilmeleri için Tanrı'ya yakardılar ve O'na sığındılar. İsrailoğulları'nın liderliğini M.Ö.410 ve 310 yıllarında, toplumun önde gelenlerinin oluşturduğu Büyük Meclis (San Hedrin)yapmaktaydı. Meclis Başkanlığını üstlenen Ezra, halkı ile Kutsal Yasalar'ı tekrar gözden geçirdi. Tevrat, Ezra ile bilge Yahudilerin sözlü ve yazılı aktarımıyla yeniden kaleme alındı. Babil'e ait sözlerin çokluğu da Tevrat'ın, Babil esaretinden sonra yazılmış olduğunu kanıtlamaktadır. Böylece fiziksel olarak bozulmuş olan İsrailoğulları, ilâhî ilham ve çalışmalar ile tekrar manevî bir güce kavuştu. Kur'an'ı Kerim; bazı Yahudilerin kahin Ezra (Uzeyir) için «Allah'ın Oğlu'dur.» demelerini tenkit etmiş, bu ancak Hıristiyanlar'da olduğu gibi, onların kendi uydurulmuş sözü olduğunu açıklamıştır. Tevbe 9/30: « Yahudiler Uzeyir, «Allah'ın oğludur.» dediler; Hristiyanlar da: Mesih, «Allah'ın oğludur.» dediler. Kendi ağızlarının sözüdür bu... Oysa kendilerine, tek olan Allah'tan başkasına ibadet etmemeleri emredilmişti...» Büyük İskender İsrail'i İstila Ediyor Yunanlılar, B.İskender'in komutasında Pers İmparatorluğunu ortadan kaldırdıktan sonra, M.Ö. 312 yılında İsrail'i de istilâ etti. Putperest olan Yunanlılar II.Tapınak'ı yıkmak istiyordu. Ancak askeri bir dahi olan B.İskender Tapınak'ı yıkmadığı gibi, İsrail'i barışçıl bir şekilde Yunan İmparatorluğu'na kabul etti. Yunan Yönetimi, İsrail'in haklarını korudu ve ibadetlerine karışmadı. Halk, Rumca (Grekçe)'yi öğrendi ve Tevrat İskenderiye Yahudileri tarafından Grekçe'ye çevrildi. Günümüzde ki Tevrat kitaplarının çoğu, Grekçe nüshasının Romalılar'ın dili Lâtince'ye sonra da İngilizce'ye çevrilmesinden kaynaklanmıştı. Yahudiler, bugün Tevrat'ın dua ve öğrenim dili olan İbranice aslını kullanmaktadır. Yunan Zulmü Büyük İskender'in ölümünden sonra, Yunan İmparatorluğu üçe ayrıldı. İsrail, merkezi Mısır'da bulunan Yunan Yönetimi'nin kontrolüne girdi. Yunanlılar Yahudileri zorunlu Helenleştirme yoluna girince dostluk dönemi sona erdi. Önce Yahudiler'in manevî merkezi olan Tapınak'taki ruhsal konumu en yüksek durumda olması gerekli Koen Godol kutsal görevlisi yerine, kukla atamalar yaparak temel kurumları bozmaya başladılar. Tevrat'ın öğrenilmesi, sünnet olunması yasaklandı. Vergiler aşırı ölçüde ağırlaştırıldı. Kasabalarda kurulan Zeus gibi pagan tanrıları için yapılan kurban törenlerine, Yahudiler'in katılması için zorlamalar yapılıyordu. İsrail bilginleri yakalanıyor veya öldürülüyordu. Bazı Yahudiler zorla, bir kısmı da kendi isteği ile Helenleşiyordu. Makabi Ayaklanması İsyan, M.Ö.167 yılında Yunan zulmünün devam ettiği bir kasabada başladı. Putperest Yunanlılar tanrıları için, Yahudilerden bir domuzu kurban etmelerini istemesi, suyun taşması için son damla oldu. Şehrin ileri gelen kâhini Matatya, bu sırada kurbanı kesen Helenleşmiş bir Yahudi ile Yunanlı'yı öldürdü. İsyan eden şehir halkı ile beraber beş oğlunu da yanına alarak, dağlarda bir gerilla ordusu kurdu. İsyan bütün şehirlere sıçramış, yahudiler birleşmişlerdi. Başlarında lâkabı makabi (çekiç) olan Matatya'nın en büyük oğlu Yeuda bulunmaktaydı. Yunanlılar büyük bir kuvvetle gelerek isyanı bastırmaya çalıştılar. Ancak İlâhî Kanunlar yine işlemiş, Tanrı'nın yasalarını uygulayan az bir Yahudi kuvveti, zulmeden putperest Yunanlı büyük çoğunluğu mağlup etmişti. Yahudiler; hem kendi içlerindeki Helenleşmiş Yahudilerle ve hem de düşman ile savaştılar. Savaş 25 yıl sürmüş, sonunda Yunanlılar usanarak M.Ö. 142 yılında İsrail ile anlaşma yapmışlardı. İsrail'in Romalılar Tarafından İstilası Bir şehir devleti olarak başlayan Roma İmparatorluğu yükselişe geçti. Hakimiyet alanını genişletmek için büyük bir mücadeleye başlamıştı. Yunan sömürgelerini ve sonradan Yunanistan'ı da fethederek İmparatorluğu'nu genişlettiler. Romalılar kendi medeniyetlerine ilâve olarak, Yunan hayat görüşünü de esas almışlardı. Bu bakımdan kültürlerine Greko-Romen denilir. M.Ö. 63 yılında Roma orduları İsrail'i istila etti. Kukla bir kralı başa getirdi, vergileri arttırdı ve Yunan tecrübesinden kazandıkları bilgilerle dinlerine karışmadılar. Büyük Herod ve Ruhsal Bozulma Daha sonraki yıllarda Yahudi halkından bir kral olarak Büyük Herod, Roma Devleti'nin ataması ve tam desteği ile başa geldi. 33 yıl ülkesini idare etmişti. Ekonomik rahatlık içinde olmakla beraber, ruhsal bir bozulmaya sebep oldu. Herod, ticaretten elde ettiği kâr ile, büyük inşaat projeleri meydana getirdi. Bunların en önemlisi de II. Tapınak'ı yeniden inşa etmesiydi. Bina; beyaz mermer sütun ve duvarları, birçok altın kaplı mahalleriyle görkemli bir görünümdeydi. Ana girişe, Yahudilerin karşı çıktıkları büyük bir putperest simgesi olan Roma Kartalı Heykeli konmuştu. Sonradan heykel, bir gurup Tevrat öğrencisi tarafından parçalandı. Kral Herod onları yakalatarak öldürttü. Herod Greko-Romen kültürünü beğeniyor, Yahudi halkını da Helenleştirmek istiyordu. Bu düşüncesine karşı koyabilecek Büyük Meclis (San Hedrin)'in 46 üyesini öldürttü. Tapınak'ın yönetimine (Koen Godol) ruhsal düzeyi en yüksek kişiyi getireceği yerde, kukla adamını atamakla o kurumu da bozdu. Toplumda manevi çöküş başlamıştı. Özel hayatında Herod kendi ailesine de zulmetmiş, zaptedemediği kıskançlığı nedeniyle kardeşini, çocuklarını ve karısını da öldürtmüştü. O, bir zalim olarak tarihe geçmiştir. Yahudilere uygulanan Helenleştirme zorlanmaları sonucunda, halk bölünerek farklı din guruplarına ayrıldı. Zengin bir din gurubu olan ve güçlerini koruyabilmek için Romalılar ile işbirliği yapan Sadusiler, Yahudilerin ana görüşünü savunan ve halkın çoğunluğunu oluşturan Farasiler, azınlıkta olan aşırı dinci Zilotlar. Roma'ya İsyan Roma'nın çok güçlü olduğu bir dönemde M.S.66 yılında Yahudiler, intihar eder gibi isyan etmişti. İsrailoğulları'nın çok ağır ödediği bu olayın altında birçok sebep vardı. Roma, atadığı valiler vasıtasıyla Yahudi halkından aşırı vergi alıyor, onlara zulmediyordu. Tek Tanrı'cı Yahudi dünyası ile çok tanrıcı Greko-Romen dünyası arasındaki aykırılık, uçurum gibi aralarına girmişti. Yahudi halkı bölünmüş, bir kısmı Greko-Romen kültüründen etkilenerek Helenleşmişti. Roma Devleti'ni kabul ediyor, ondan faydalanıyordu. Zengin Yahudiler olan Sadusiler, Tapınak'ı yönettiklerinden Romalılar ile işbirliği yapıyordu. Ana görüşü savunan büyük çoğunluk Farisiler ise dinsel bağımsızlık olmak şartıyla Roma Yönetimi'nin devam etmesini istiyordu. Aşırı dinci Zilotlar, Roma'nın varlığını istemiyor, diğer Yahudilere kızıyordu. Daha birçok çelişkili görüşler Yahudi halkını etkilemiş, hastalıklı bir yapı haline getirmişti. En önemlisi de birbirini sevmeyen bir toplumun oluşmasıydı. Roma'ya karşı isyanın ilk kıvılcımı, Kesarya Yahudileri'nin alınan aşırı vergiye baş kaldırmasıyla başladı. Ancak bu olay şiddetle bastırıldı, birçok Yahudi öldürüldü. İsyan diğer şehirlere de yayılmıştı, Helenleşmiş Yahudiler baş kaldıranlara cephe aldı. Romalı askerler; Yahudi bölgelerinde tutuklama ve öldürmelere devam ediyor, çatışma daha da kızışıyordu. II.Tapınak'ın Yıkılması M.S.67 yılında isyan, dönüşü olmayan bir döneme girdi ve Yahudiler silahlanmaya başladı. İsrailliler bazı bölgelerde çatışmayı kazanıyordu. Ancak Roma, büyük bir kuvvetle gelerek Yeruşalim'i kuşattı. M.S. 70 yılında Yahudiler savaşı kaybettiler ve Kudüs düştü. şehir yakıldı, Tapınak yerle bir edildi. Savaş sonrası geriye kalan Yahudiler birçok bölgelere sürgün edildiler. Bu olaylarda İlâhî Yasalar yine hükmünü devam ettirmiş, birbirine kin ve öfke besleyen, birbirini sevmeyen bir toplum haline gelen Yahudi halkı, Tanrı'sını da unuttuğundan savaşta yenilmiş, böylece ilâhî ceza da gelmişti. (Kaynak: http//www.sevivon.com) Romalılar Sonrası ve Günümüze Kadar İsrail Roma M.S. yedinci yüzyıla kadar Filistin'de yönetimini devam ettirdi. Bugünkü İsrail Devleti 1948 yılında kuruldu. Ülke İngiliz yönetiminde iken, Birleşmiş Milletlerin teklifi ile yüzde 56, 47'si Yahudilere, yüzde 43,53'ü de Araplara verildi. Araplar ile Yahudiler'in anlaşmazlığı zaman zaman savaşa dönüşerek, günümüze kadar devam etti. Süleyman Tapınağı, son yıkılışından İslamiyet'e kadar harabe halindeydi.Hz.Muhammed(s.a.s.)'e 620 yıllarında inen İsra Suresi'nden dolayı burası Müslüman'larca da kutsal sayılmış, ayni yere uzak mescit anlamına gelen Mescid'i Aksa inşa edilmişti. Kudüs şehri, M.S.1507 ve 1917 yılları arasında Osmanlı Yönetimi'ne girdi. Osmanlılar; şehre birçok tarihi eser kazandırmış, mevcutları korumuş, bu arada Süleyman Tapınağı'ndan kalan Batı Duvarı kalıntılarını da tamir etmişlerdi. Bugün Ağlama Duvarı olarak anılan bu yerde, Yahudiler dua ederek ağıtlar yakmaktadır. Hz. İBRAHİM |