SUNUŞ
KADIN DA İNSAN
Erkek, kendini bildiği zamanlardan beri, hayatını kadınla birlikte kurmuş;
kendinde olmayan ancak kadına özel beceri ve niteliklerinden ötürü
sanki onu kıskanırcasına, hayatın nimetlerinden uzak
tutmuş, onu ezmiş, küçültmüş, yalnız kendi zevklerinin aracı kılmış,
alınır, satılır mal gibi kullanmıştır. Onun hayata kattığı gücü, uygarlığa
sağladığı ürünü görememiştir. Tarih boyunca kadın, bu zulüm ve
yaşamın işkenceleri içinde, gözyaşları ile duygularını, acılarını,
tatlarını içine dökerek yaşamıştır.
Kadın da insandır; demiştim. Evet, Kuran'ı Kerim öyle
buyuruyor : "Ey İnsanlar! Doğrusu biz sizleri bir erkek ve bir dişiden
yarattık. Sizi milletler ve kafileler halinde koyduk ki birbirinizi kolayca
tanıyasınız. Kuşkusuz, Allah katında en değerliniz en çok
sakınanızdır. Allah bilendir, haberdardır." Hucurat 13.
Ey İnsanlar! diye seslenirken Yüce Allah hem erkeğe hem kadına insan
diye hitap etmiştir. O halde kadın ve erkek, insan olarak
yaratılıştan, doğal hakları vardır. Kadın hakları, ayrımsız erkek hakları
gibi insan haklarıdır. Erkeklerde olduğu gibi kadınlarda erkekler
gibi yaratılıştaki özellik ve nitelikleri dikkate alınır. Bu anlamdan
hareketle kadın haklarını, ayrı tutmuyorum. Kuran'ı Kerim'de kadın ve
erkek her ikisi de tek bir nefisten yaratılmışlardır. Kadın da Kuran'ın
muhatabıdır. Erkek ve kadın görevde, hukukta, ibadette, hayat içinde
çalışmada, her türlü sorumlulukta eşittirler, kendi tasarruflarından
sorumludurlar. Kur'ân'ın bildirisi budur.
Sevgili peygamberimiz döneminde bu Kur'ân'ın buyruklarının sıcaklığı
yaşanıyordu. Kadın cinsiyeti, medeni ölçüler içinde kalmış, kadın-erkek
ilişkilerine de hiçbir kısıtlayıcı etkisi olmamıştır.
Müslüman kadınlar, sevgili peygamberimizle rahat serbestçe diledikleri
zaman görüşebildikleri gibi kendisinden sonrak halifeler döneminde de
bu rahatlık ve anlayış sürdü. İlişkileri güzel ahlak kurallarına uygundu.
Örneğin karşılaştıkları zaman selamlaşırlardı. Buhari'nin naklettiğine göre,
kadınlar erkeklerle selamlaşırlardı. Aynı
yerde abdest alırlardı. Birbirlerini evlerinde kabul ederlerdi. Karşılıklı
saygı ve sevgi aralarında sürerdi. Bu güzel ahlaki ilişkiler medeni
hayat devam edemedi. Fitne kelimesiyle belirtilen sosyal sakınca
İslami toplumu sarstı. Ve kadın hayattan toplumdan bütünüyle soyutlandı.
O zamanlara ait bir bilgiyi Horasan'dan gelip Basra'ya yerleşmiş tâbii
alimlerinden Mushaf yazıcı Matar İbn.B.Tahman (Ö.129-746) Tahman'ın
aşağıdaki beyanı tarihi değer taşımaktadır: Vaktiyle kadınlar meclislerde
erkeklerle birlikte otururlardı. Fakat şimdi
kadının tek bir parmağı bile fitnedir. (Ahmet B.Hanbel, Ahkamu'l
Nisa.(145)
Fitne fitne olur diyerek Müslüman kadınları haklarından
yoksun bırakmak günah olarak bize yeter. Kadınlarımız, eşlerimiz,
kızlarımız ayakların altında cennet olan annelerimiz bizim için her
şeyimizdir. Toplumu kalkındarmak ve yüceltmek istiyorsak yarınımızı
nasıl karanlıklarda bırakırız. Hepsine saygılar ve sevgiler.
Ancak Allah'a şükür milli mücadelede kahraman erkek
kardeşiyle Mustafa Kemal Paşa'nın ve arkadaşlarının önderliğinde
çarpışan ırzını, namusunu, dinini çiğnetmeyen özü ve sözüyle inanmış,
düşünce ve özüyle aydınlık cumhuriyet kadınları hak yarışında
toplumdaki yerlerini alacaklardır. Hiç kuşku etmiyorum ki hak
konusundaki bu karanlıkları, onlar dayanışma içinde aydınlatacaklardır.
Bizler ne kadar çok bu konuyu anlatırsak ülkemizde kadın haklarını
güçlendirirsek, onları haklarına sahip görürsek Türk yurdu ve
ulusunu da güçlenecektir. Onlar inançlı gönülleri, Kur'ân'ı bilir, aydın
düşünceleriyle saygın kişiliklerini koruyacaklardır.
Sayın dostum, Y.Mimar Mesut Kaynak bu sorumluluk içinde
yüce kitabımız Kur'ân'dan ilhamını alarak, eserinin sonunda belirttiği
kitaplardan yararlanarak bu konuyu çok güzel anlaşılır bir biçimde
yazmış, kendi düşüncesine hak verirken diğerlerinin de tartışmasını
sağlamak üzere, eserinin çeşitli yerlerinde bunları din bilginlerinin
sorumluluklarına bırakmış, bu çağdaş konuların bilimsel İslâmi, ilmi
meclislerde şûra ile danışarak bir uzlaşıya gitmesini istemiştir.
Kendisini bu davranışı için de kutluyorum.
Kur'ân'da Kadın adıyla sunduğu bu kitabın toplumumuza,
kadınlarımıza ve hepimize yararlar sağlamasını yüce Allah'tan dua
ediyorum.
|
04.04.2002
Dr. Lütfü DOĞAN
Devlet Eski Bakanı ve Diyanet İşleri Eski Başkanı
|
|