AİLEDE GÖREV VE YÖNETİM

Evlenme; kadın ve erkeğin birlikte yaşamayı kararlaştırdıkları, hak ve görevler de üstlendikleri bir sözleşmedir. Aile hayatının karşılıklı sevgi, saygı ve merhametle yürütülmesi temel ilkedir. Kur'ân, aileyi kuran bireylerin hak ve görevlerini net olarak belirleyip ayrıntıya girmemiştir. Görevler; yaratılıştan kaynaklanan kabiliyetler doğrultusunda, ihtiyaç ve geleneklerin gerektirdiği yükümlülüklerdir. Zorunluluk hallerinde; ailede şartlar değiştiği zaman yapılacak işlerde eşler birbirlerine yardım edecekleri gibi, ihtiyaca göre görevlerini değiştirmeleri de mümkündür.

Kur'ân, iş ve yönetimlerin mutlaka şûra (danışma kurulu) ile yürütülmesini emretmektedir. Topluluğun çekirdeği ve en küçük parçası olan ailenin de şûra ile yönetilmesi ayni yasanın gereğidir. Yönetimin şekli hususunda Kur'ân, açık bir hüküm getirmemiştir. Ailenin idaresini; kader birliği yapmış eşler birlikte eşit haklar ile yürütmeli, tüm aile bireylerinin katılımı ile şûra oluşturulmalıdır.

Ülkemizde 2002 yılında yürürlüğe giren kanun değişikliği ile Türk Medeni Kanunu'na : Ailenin yönetimi eşler arasında eşit olarak yürütülür. hükmü konmuştur. Ailenin reisi erkektir. ifadesi kalkmış, eşlerin aileyi beraberce yöneteceği belirlenmiştir. Böylece toplumların gelişmesini, kemale ermesini sağlayacak demokrasinin temeli de aile ocağında atılmış olacaktır.

KADINLA ERKEĞİN BİRBİRİNDEN ÜSTÜNLÜKLERİ

4/32 : Allah'ın sizi, birbirinizden farklı kıldığı şeylere özlem çekmeyin. Erkeklere kendi kazandıklarından bir pay olduğu gibi, kadınlara da kendi kazandıklarından bir pay vardır. Allah' tan onun lütuf ve ihsanını isteyin.
4/34 : Erkekler, kadınları (kavvâm) gözetip kollayıcıdırlar. Şundan ki Allah, insanların bazılarını bazılarından üstün kılmıştır ve erkekler mallarından bol bol harcamışlardır. İyi ve temiz (saliha) kadınlar saygılıdırlar; Allah'ın kendilerini koruduğu gibi, gizliliği gereken şeyi korurlar...


Yüce Allah, kadın ve erkeği tamamlayıcı olarak ayrı ayrı birbirinden üstün özellikler ile yaratmıştır. Kadının; erkekte bulunmayan anneliğin verdiği yüce bir görev olan çocuğun doğumu ve bakımı ile öncelikli olarak çocukların terbiye edilerek yetiştirilmesi, yuvada huzur ve sükûnun temininde duygusal gayret, aileye içten bağlılık gibi daha birçok üstünlükleri bulunmaktadır. Erkek ise; fizik gücüne, adele kuvvetine sahip, cesur ve mücadelecidir. Fizyolojik bakımdan daha zayıf olan kadınları (kavvâm) gözetip kollayıcıdırlar. Ailenin dış düşmanlardan korunması, geçim ve ekonomik giderlerin temini öncelikli olarak erkeğe ait olduğundan mallarından bol bol harcamaktadırlar.

Kadın ve erkeğin yaratılıştan kaynaklanan farklılık ve üstünlükleri, hak açısından birinin diğerine egemenliği demek değildir. Nisa 4/34 ayetinde geçen ve burada koruyucu, kollayıcı, gözetici anlamında kullanılan kavvâm kelimesi; hizmet eden, hakim, yönetici gibi anlamları da içerir.Kavvâm kelimesinin manasını yanız yönetici, yöneten kabul etmek ve dolayısiyle erkeğe kadının üzerinde bir hak tanımak, Kur'ân'ın ruhuna ve adaletine ters düşer. Bakara 2/228 : «...Erkeklerin kadınlar üzerinde bulunan hakları gibi, kadınların da erkekler üzerinde hakları vardır. Erkeklerin, kadınlar üzerinde bir derece farkı vardır.» Ayeti; ataerkil bir düşünce ile, erkeğin kadına egemenliği ve aile reisliği hakkı olarak yorumlanmıştır. Oysa Erkeklerin, kadınlar üzerinde bir derece farkı vardır. ifadesinin manası, erkeğin özelliği icabı kavvâm oluşu yani kadını kollayıp gözetme yeteneği oluşundandır. Ne kadın erkeğe ve ne de erkek kadına egemenlik kuramaz, her ikisi de birbirini tamamlamak için eşit hak ve sorumluluklar ile Yüce Allah tarafından yaratılmıştır. Rûm 30/21 : «Birbirinizle huzur ve sükûnet bulasanız diye, size kendi cinsinizden eşler yaratıp, aranıza sevgi ve merhamet koyması, Allah'ın ayetlerindendir.»

«İnsanların bazıları bazılarından üstün kılınmıştır.» ayetinin anlamı; gerek kadın ve gerekse erkek, yaratılıştan birbirlerinden üstün özelliklere sahip olmasıdır. Nice kadınlar vardır ki fiziksel güç, iş görme kabiliyeti,bilgi ve akılda birçok erkekten üstündür ve nice erkek de ayni şekilde bu meziyetleri ile birçok kadından daha üstündür. İsra 17/84 :« Herkes varlık yapısına uygun iş görür...» Kadın ve erkek; Yüce Yaratıcı tarafından takdir edilen varlık yapıları gereğince, lütfedilen özelliklerine rıza göstermeli, diğer cinse verilenlere özlem çekmemelidir. Hepsi de Allah katında kararlaştırılmış oluş sırlarıdır. Zaman ve şartlara göre eşler; öncelikli görevlerini değiştirebilecekleri gibi, birbirinin işlerini de üstlenebilirler. Örneğin ihtiyaç halinde erkek, ev işlerine ve evdeki çocuklara bakabileceği gibi, kadın da ailenin geçim ihtiyaçları için dışardaki işlerde çalışabilir.

İyi ve temiz (saliha) kadınlar; aralarında sevgi, saygı ve merhamet olması, kendilerini kollayıp gözetledikleri ve mallarından seve seve harcadıkları için kocalarına saygılıdır. Nasıl Yüce Allah kendilerini koruyorsa, onlar da mal, aile sırları, namus gibi gizliliği gerektiren hususları koruyarak yuvanın devamını ve huzurunu sağlarlar.

AİLEDE YÖNETİM ŞÛRA İLEDİR

42/38 : ... ( İman sahiplerinin ) İş ve yönetimleri, kendi aralarında bir şûra iledir.
5/159 : ... ( Resulüm ) İş ve yönetim hususunda onlarla şûraya git...


Şûra (danışma kurulu) : Herhangi bir konu için bilgi ve ilmin ışığında karşılıklı görüş, fikir alışverişi ile en doğruyu elde etmek çalışmaları yapan kurula denir. Kur'ân, tüm iş ve yönetimlerin şûra ile yapılmasını emretmektedir. Her konuda en doğru ve en güzel; bu danışma kurulları ile bulunacak, böylece toplum da sorunlarını çözerek gelişecektir.

Aile en az bir kadın ve bir erkeğin kurduğu sosyal yapıdır. Başka bir ifade ile aile; en küçük bir topluluk, topluluk ise büyük bir ailedir. Kur'ân, bir toplumun çekirdeğini teşkil eden ailenin çok iyi kurulmasını, korunmasını ve işlemesini istemektedir. Ailenin tüm sakinleri hak ve sorumluluk sahibidir. Kur'ân'da ailenin idaresi, bağımsız olarak ne erkeğe ve ne de kadına verildiğine ait kesin bir ifade yoktur. Yuvanın yönetimini, eşler birlikte eşit haklar ile yürütür. Karı-koca ailenin tüm bireyleri ile birlikte şûra (danışma kurulu) oluşturarak, karşılıklı danışma ve fikir alışverişi ile, sorunlarda doğru kararlar alınması için çalışmalar yaparlar. Karşılıklı saygı, sevgi ile birbirinin haklarına ve sorumluluklarına uyumluluk içinde yuvanın ahengi ve huzuru sağlanır. Böylece toplumları ileriye götürecek, onları geliştirecek demokrasinin temelleri de aile ocağında atılmış olur. Maalesef bazı İslâm Ülkeleri'nin gelişememesinin en büyük nedeni, Kur'ân'ı Kerîm'in yasalarının gereğince uygulanmamasından kaynaklanmaktadır.

EVLENME ENGELLERİ