|
CİN Cin; gözle görülmeyen ışın gibi özel bir enerji biriminden yaratılmış akıl ve bilinç sahibi madde ötesi bir varlıktır. İnsanlar gibi toplulukları ve muhtemelen de milletleri vardır. Bizden başka bir boyutta arzda ve semalarda sayılarını ve cinslerini bilemiyeceğimiz kadarının yaşamakta olduklarını Kur'ân bildirmektedir. Cenâbı Allah'a tıpkı insanlarda olduğu gibi iman edenleri bulunmakla beraber, cin şeytanı gibi isyankâr olanları da vardır. Cinlere de kendi içlerinden peygamberler gönderilmiştir. İnsanlar gibi akıl, şuur ve iradeye sahiptir. CİNLERİ ATEŞTEN YARATTIK 55/15: Cinleri de dumansız ateşten yarattı. 15/27: Cinleri de (insandan) daha evvel kavurucu ateşten yarattık. 51/56: Ben cinleri ve insanları sadece Bana ibadet etsinler diye yarattım. Ayette ki " Dumansız ateş " ifadesi bugünün teknolojisi ile ışını, radyasyonu ve mikro dalgayı tarif etmektedir. Şu halde cinler; ışın gibi, mikro dalga gibi görünmeyen canlı varlıklardır. " Kavurucu ateş " yani zehirli olan radyasyon özellikleri ile de maddeye nüfuz etmektedirler. Cinlerin, ateşe çok dayanıklı ve süratle hareket edebilen bir yapıya sahip olduğu da anlaşılmaktadır.Cinler de tıpkı insanlar gibi, Cenâbı Allah'a ibadet etsinler diye yaratılmış, gözle görülmeyen varlıklardır. CİNLER TOPLULUĞU 6/130: Ey cinler ve insanlar topluluğu!... 72/6: Doğrusu insanlardan bazı erkekler, cinlerden bazı erkeklere sığınıyorlardı da onların kibir ve azgınlıklarını arttırıyorlardı. Cinlerin de insanlarda olduğu gibi; bizim bilemediğimiz ve göremediğimiz ayrı bir boyutta, arzda ve sema (Gök) de toplu halde yaşadıklarını, dişili-erkekli aileler oluşturduğunu, ailenin de ötesinde toplulukları, büyük ihtimalle de ayrı milletleri olduğunu Kur'ân ayetlerinden öğreniyoruz. CİNLERE DE PEYGAMBERLER GÖNDERİLDİ 6/130: Ey cinler ve insanlar topluluğu! İçinizden size ayetlerini anlatan ve şu gününüzle (Kıyamet Günü) yüzyüze geleceğiniz hususunda sizi uyaran resuller gelmedi mi?... Ayetten; insanlada olduğu gibi cinlere de kendi aralarından peygamberler gönderildiğini, ilâhî yasalar açıklanarak anlatıldığını öğreniyoruz. Kur'ân cin toplulukları tarafından dinlenmiş ve izlenmiştir. Ahkâf 46/29-31: " Bir zamanlar cinlerden bir gurubu, Kur'ân'ı dinlemeleri için sana (Hz. Muhammed'e) yöneltmiştik. Ona geldiklerinde birbirlerine: Susun dinleyin dediler. Kur'ân'ın okunması bitirilince de uyarıcılar olarak kendi toplumlarına döndüler ve şöyle dediler : Ey kavmimiz! Biz Mûsa'dan sonra indirilen, kendinden öncekini doğrulayan, gerçeğe ve doğru yola götüren bir Kitap dinledik. Allah'ın davetçisine uyun ve ona inanın ki Allah günahlarımızdan bir kısmını bağışlasın ve sizi azaptan korusun. " Hz. Peygamber cinleri gözleri ile görmemiş, onların Kur'ân ı dinledikleri Cenâbı Allah tarafından ona vahiy ile bildirilmiştir. Cin 72/1: " De ki: Cinlerden bir topluluğun dinleyip şunu söyledikleri bana vahyoldu: Gerçekten biz, hayranlık verici bir Kur'ân dinledik. " ŞEYTANÎ CİNLER VE İMAN ETMİŞ CİNLER 72/11: Doğrusu bizlerden (cinlerden) iyi olanlar var, olmayanlar da var, çeşit çeşit yollara ayrılmışızdır. 72/14: Bizden (cinlerden) Allah'a teslim olanlar da var, hak yoldan sapanlar da var. Allah'a teslim olanlar, işte onlar doğruya ve hayra kavuşmuşlardır. Kur'ânın anlattığı gibi cinler de iki kısımdır. Bir bölüm iyi, ahlâklı ve hayırlıdır ki onlar imanlıdır. Bir kısmı da isyankâr, kötülüğün ve fenalığın kaynağıdır ki onlar da insanları saptıran, aldatan ve vesvese veren iman etmemiş şeytan denilen asi kullardır. CİN ŞEYTANINDAN KORUDUK 37/6-10: Gerçekten Biz, yakın göğü yıldızlarla süsledik. Onu, itaata yanaşmaz bir şeytandan koruduk. Onlar, en yüksekteki melekler topluluğunu dinleyemezler. Her taraftan kovulup atılırlar, uzaklaştırılırlar. Onlara ahirette, ardı arkası kesilmeyen azab vardır. Ancak kulak hırsızlığı yapanlar olur. Onu da yakıcı bir alevli yıldız takip eder. 72/8: Doğrusu biz (cinler) göğü yokladık da onu titiz ve güçlü bekçilerle ve kayıp giden ışınlarla, alevlerle doldurulmuş bulduk. 55/33: Ey cin ve insan toplulukları! Eğer gücünüz yeter de, gökleri ve yerin sınır bucaklarından çıkarabilirseniz, haydi çıkın, gidin! Fakat Allah'ın vereceği bir kuvvet olmadan çıkamazsınız. Büyük müfessirlerden Elmalı'lı Hamdi Yazır; Hak Dini Kur'ân Dili isimli tefsirinde şu açıklamayı yapmıştır: " Kur'ân'dan anlaşıldığına göre kâinatta yedi sema (gök) vardır. Bunlardan Dünya Seması, yıldızlarla süslenmiştir. Diğer semaların durumlarını bilemiyoruz. Belki o semalarda yıldızlar yerine başka şeyler vardır. 37/6-10 ayetlerinden anlaşıldığı gibi; semalar meleklerin bulunduğu yerlerdir. Onlar buralarda, kendilerine verilen ilâhî emirleri aralarında konuşurlar. Eğer bir şeytan buralara kadar çıkar ve meleklerin haberi olmadan kulak hırsızlığı yapar ve yakalanmadan Dünya'ya dönerse, bu bilgilere birtakım yalanlar da katarak yeryüzündeki cincilere, üfürükçülere, sihirbazlara ulaştırır. Onlar da kendi kendilerine vahy geldiği sanısına kapılarak, hem kendilerini saptırır, hem de halkı saptırırlar. Bunun için semalar cin şeytanlarından korunmuştur. " Cinler, Cenâbı Allah tarafından kendilerine tahsis edilmiş olan ve yaşamaya mecbur oldukları semanın belirli bölgelerinin ve boyutların enerji ve manyetik duvarlarını aşamazlar. Kendi gök adalarında boyut ve sınırların dışına çıkma, ancak Cenâbı Allah'ın müsaadesi ile mümkün olmaktadır. İnsanlar için de aynı yasa geçerlidir. Uzayın sonsuzluğundaki sırlara, büyük enerji birikimlerine insan ve cinlerin dayanamayacağı açıklanmaktadır. CİNLER VE HZ. SÜLEYMAN 27/38-40: Süleyman kurmaylarına şöyle dedi: "...O kadının (Melike'nin) tahtını hanginiz bana getirebilir? " Cinlerden bir ifrit dedi ki: " Sen daha makamından kalkmadan, onu sana getirebilirim... " Derken Süleyman, tahtı yanında duruyor görünce: " bu Rabbimin lütfudur... " dedi. Ayette bazı cinlerin mucizevî kudretini belirtmektedir. Bir cismin; kilometrelerce uzaktaki bir yerden saniyelik zaman diliminde getirilmesi, bugünün teknolojisi ile izah edilemez. Ancak maddenin hızı süper fazlalaştığında, cismin kaybolarak enerjiye dönüştüğü biliniyor. Bu enerjinin tekrar maddeye dönebileceği ise izah edilememektedir. Kur'ânın açıkladığı gibi bu ilâhî ilmi, insanlardan bazı yüce zatlar dışında, ifrit gibi cinler de bilmekteydi. 34/12-14: Süleymanın hizmetine de rüzgarı verdik... Hem Rabbinin izni ile elinin altında cinlerden de çalışanlar vardı. Cinlerden her kim emrimizden ayrılsa, ona dehşeti, ateşin azabını tattırdık. Cinler; Süleymana kalelerden, heykellerden, havuz şeklindeki çanaklarından, yerinden kaldırılamaz kazanlardan ne isterse yaparlardı. Eceli gelip de Süleymanın ölümüne hükmettiğimiz zaman, dayandığı asasını kemirmekte olan bir ağaç kurdu, onun ölümünü cinlere farkettirdi ki, eğer cinler gaybı bilselerdi, o meşakkatli işe devam edip durmazlardı. Hz. Süleyman işlerinde cinleri de çalıştırdığını; onlara kaleler, heykeller, havuzlar, büyük kazanlar yaptırdığı açıklanmaktadır. Cinler bu işlerde çalıştırılırken, onların şer ve karanlık kuvvetleri olanlar da Cenâbı Allah tarafından kontrol altına alınarak çalıştırılmıştır. Cinlerin gaybı bilemiyecekleri kesin bir şekilde açıklanmış, cinlerle bağlantı kurarak gelecekten haber verdiğini söyleyen bazı şarlatanların da, birer sahtekâr olduğu böylece anlaşılmaktadır. NEFS GERÇEĞİ |