Kuran'da Sevgi

ZALİMLER

Zulüm, lugat manası haksızlık, eziyet, işkence demektir. Kur'ân lisanında; Cenâbı Allah'ın koyduğu prensiplere ters düşen her şey zulümdür ve bunları isteyenler da zalim'lerdir. Zulmün karşıtı ise Cenâbı Hakk'ın emirlerini emrettiği şekilde tatbik etme anlamında ki adalet'tir. Kur'ânı Kerîm'in en önemli kavramlarından olan zulüm ve zalim kelimeleri, birçok ayetlerle vurgulanmıştır.

Cenâbı Allah asla zulmetmez. Ancak zulümler; çok bilgisiz ve nefsinin kötü arzularına esir olan insanlardan kaynaklanmaktadır. Allahü Teâlâ'nın sevmediği benliklerin başında zalimler gelmektedir. Küfür (Allah'ı inkar), bozgunculuk, şirk (Allah'a ortak koşma), israf, kibir, hainlik v.s. gibi diğer sevilmeyen sıfatların tamamı veya parçalı olarak zalimlerde bulunmaktadır. Onlar, aynı zamanda küfre sapmış kâfirlerdir.

Yaratılış düzenini bozan zulüm mutlaka bir gün sona erdirilecek, yerini adalete bırakacaktır. Yaratılış kanunu gereği bu oluşlar Yeryüzünde hep devam edecek; böylece insanlar ıstırap ve eziyet çekecek adım adım olgunlaşarak da kemale ereceklerdir.

ALLAH ZALİMLERİ SEVMEZ

3/57: ... Allah, zalimleri sevmez.
28/50: ... Allah, zalimler topluluğunu güzele ve doğru yola eriştirmez.
11/18: ... Allah'ın lâneti zalimler üstünedir.


Cenâbı Allah'ın sevmedikleri benliklerin başında, İlâhî Yasa'lara ters davranmayı adet haline getiren zalimler gelmektedir. Onlar lânetlenmişler, mutlaka azaba da uğrayacaklardır.

KÖTÜ ARZULARINA UYAN CAHİLLER

30/29: Zalimler, bilgisiz ve cahil oldukları halde nefislerinin kötü arzularına uyanlardır...
7/199: ... Cahillerden (bilgisizlerden) yüz çevir.


Kur'ân, zalimleri tarif ederken onların iki önemli özelliğini vurgulamaktadır. 1 Cahil oluşları. 2 Nefislerinin kötü arzularına uymaları. İşte bu iki sıfat birleşince kötülüğün mimarı zalimler oluşuyor.

Cehalet, Kur'ân'ın ilk ayeti olan oku emrini gözardı etmekten ve İlâhî Yasaları bilmemekten kaynaklanmaktadır. Bunlar, nefislerinin geçici arzularını tanrı edinirlerse yapamayacakları fenalık yoktur. Her türlü zulüm (terör, sapıklık, kötülük, nankörlük v.s.) bu tiplerden gelmektedir.

İNSANLAR KENDİLERİNE ZULMEDİYORLAR

10/44: Allah insanlara hiçbir şekilde zulmetmez. Ne var ki insanlar kendilerine zulmediyorlar.
22/10: Bu ceza, senin kendi elinle yaptığın işin karşılığıdır. Muhakkak ki Allah, kullarına asla zulmedici değildir.


İlâhî Yasa'lara uyulduğu ve yaratılış düzeni insanlar tarafından bozulmadığı sürece, ceza asla uygulanmaz. Bilakis küçük iyilikler bile büyük mükâfatlarla ödüllendirilir. Ancak günahlarda ısrar edildiğinde, bunun karşılığında ceza kaçınılmaz olur. Allah, insanlar ne kadar cezayı haketmişse yalnız onu verir. Muhakkak ki Allah, kullarına zulmedici değildir. Akıl, gönül gibi pek çok nimet verilen insanlar; iman etmiyor ve her türlü kötülükleri de işleyerek cezayı hak etmekteler. Böylece beden ve nefislerini de ceza almaya mahkûm ediyorlar. İşte bu mahkûmiyet, kötü fiiller sergiledikleri için insanın kendi kendine yaptığı zulümdür.

İNSAN İLE ALLAH ARASINDAKİ ZULÜM

2/114: Allah'ın camilerini, içlerinde Allah'ın adı anılmasın diye engelleyen ve onların yıkımı için uğraşan kişilerden daha zalim kim olabilir?...
31/13: ... Muhakkak ki şirk (Allah'a ortak koşma), büyük bir zulümdür.
11/18,19: Yalan düzerek Allah'a iftira edenden daha zalim kim var? ... O zalimler ki Allah'ın yolundan alıkoyar, o yolu eğriltmek isterler. Onlar ahireti inkar ederler.
32/22: Rabbinin ayetleri kendilerine hatırlatıldıktan sonra, onlardan yüz çevirenden daha zalim kim vardır?...


Cenâbı Allah ile insan arasındaki zulümlerin en kötü olanları; şirk (Allah'a ortak koşma), yalan ve uydurmalar ile insanları Allah yolundan alıkoyanlar, küfre saparak Allah'ı inkâr edenlerdir. Bu bakımdan zalimler için korkunç bir azab öngörülmüştür.
Cenâbı Allah, evreni ve varlıkları yaratarak aralarında ilâhî bir düzen kurmuştur. İnsanlara da, yaşamları için en uygunu olan Yasalar'ını bildirmiştir. Bu hükümleri bırakıp da nefisleri istikametinde hareket edenler için Maide 5 / 45 de şöyle buyrulmaktadır : " ...Allah'ın indirdiği ile hükmetmeyenler zalimlerin ta kendileridir."

İNSANIN KENDİ KENDİNE ZULMÜ

35/32: ... Onlardan bir kısmı kendi nefsine zulmedicidir, bir kısmı da orta yolu tutar...
5/87: ... Allah'ın size helal kıldığı temiz ve güzel nimetleri kendinize haram etmeyin, aşırı da gitmeyin...


Nefs; can, kişi, kendi öz varlığı demektir. İnsanın kendine zulmü; Dünya nimetlerine yani kadın-erkek gibi zıt eşler, para, mal, servet, otomobil, yiyip içme ve eğlence v.s. sırt çevirmek suretiyle olursa ruh namına bedene yapılmış demektir. dünya nimetlerinin ve bedenin geçici zevklerine esir olur da nefs arzusunu tanrı edinirse, o zaman da ruha zulüm yapılmıştır.

Kur'ân; helâl kılınan nimetleri, kendinize haram etmeyin, aşırılığa da kaçmayın, hep orta yolu tutun ikazını yapıyor. Nefse zulmedilmeden, aşırı gidilmeden dünya nimetlerinden istifade edilmelidir. Her zaman orta yol izlenmeli, bu da, adalete en uygun olanıdır.

ZULME SAPAN ÜLKELERİN SONU

22/45: Nice memleketler vardı ki; zulüm yapıyorlarken Biz onları yok ettik. Damları çökmüş duvarları üzerlerine yıkılmıştır...
28/59: ... Biz ülkeleri, halkları zulme sapmadıkları sürece yok etmeyiz.


Zalimlerin ülkesi de, ahalisi de yok edilmeye mahkûm edilirler. Ancak bir ülkenin ahalisi zulme sapmadan, o ülke ceza görmemektedir. Firâvunun Ülkesi ve Halkı, Nûh Kavmi, Roma İmparatorluğu, İkinci Dünya Savaşı ile Almanyanın mahvolması; bu mucize ayetlerin tipik örnekleridir.

ZULME UĞRAYANLAR İÇİN SAVAŞIN

4/7576 : Size ne oluyor da, Allah yolunda: " Ey Rabbimiz! Bizleri bu halkı zalim kentten çıkar; katından bize bir dost gönder, katından bize bir yardımcı gönder. " diye yalvarıp duran boynu bükük ve çaresiz erkekler, kadınlar ve çocukların kurtulması uğrunda savaşmıyorsunuz? İman edenler Allah yolunda savaşırlar. Küfre sapanlarsa şeytanın yolunda savaşırlar. Haydi, siz şeytanın taraftarlarına karşı savaşın. Hiç kuşkusuz şeytanın tuzağı çok zayıftır.

İslâmiyette; savunma savaşının dışında, masum ve biçare insanları zulüm ile inleten zalimlere mutlaka karşı çıkılması ve gerekirse de onları kurtarmak için savaşılması emredilmiştir. Muhakkak ki iman edenler, Allah yolunda savaşırlar. Şeytan ve taraftarlarının tuzağını bozmak için gayret sarfedilmeli, onlara imkân vermemek için mücadele edilmelidir.

ZULMEDENLERE KARŞI ZAFER

42/42: İnsanlara zulmedenlere, Yeryüzünde haksız yere taşkınlık edenlere karşı durulmalıdır. İşte böyleleri için acıklı bir azab vardır.
22/39,41: Zulme uğratılarak kendilerine savaş açılanlara, savaşma izni verilmiştir. Allah, onlara yardım etmeye elbette gücü yeter...İman sahipleri öyle kişilerdir ki; kendilerini Yeryüzünde imkân ve güç sahibi yaparsak namaz kılar, zekât verirler, iyiliği emreder kötülükten alıkoyarlar. Tüm işlerin sonu Allah'a varır.


Zalimlere yalnız zulme uğrayanlar değil, onların dışındakiler de mutlaka karşı koymalı, zalimleri etkisiz hale getirmelidir.

Cenâbı Allah; zulüm yaparak savaş açanlara karşı, savunma savaşına izin vermektedir. Neticede de savaş açılan ezilmiş tarafın ilâhî bir yardımla zaferi ile neticelenecektir. Böylelikle azgın kişilerin zulmü sona erecek; onların yerine inançlı, barışçı, iyilik sever kullar ülkeyi adaletle yöneteceklerdir.

ZALİMLERİ MUTLAKA HELÂK EDECEĞİZ

14/13: ... Zalimleri mutlaka yok edeceğiz.
76/31: ... Zalimler için korkunç bir azab hazırlanmıştır.
6/129: Zalimlerin bir kısmını günahlardan ötürü, diğer bir kısmına böylece musallat ederiz.


Zalimler, neticede azabı hak ederler. Yaratılışın negatif oluşumu olan zalimler, mutlaka yok edilecektir. Tıpkı Cenâbı Allah'ın Celâl görüntüsü olan şeytanî kuvvetlerin yok olduğu gibi. Nisa 4/76: " ... Korkmayın, hiç kuşkusuz şeytanın tuzağı çok zayıftır. "

En'am 6/129 da zalimler için ilâhî bir yasa açıklanmaktadır : Yaratılış düzenine karşı koymaya çalışan mafia, babalar ve çeteleri birbirlerine musallat edilerek yok edilmektedir: Böylece Biz, işledikleri günahlar sebebiyle zalimlerin bir kısmını bir kısmına musallat ederiz.

KÂFİRLER